Mutluluk Geni: 5-HTTLPR

Serotonin (5-hidroksitriptamin 5-HT), endokrin sisteminin önemli hormonudur. Bu hormon bize mutluluk, canlılık, zindelik hissi vermesinin yani sira vücut ısısı, kan basıncı, iştah, sindirim ve daha birçok metabolik faaliyeti düzenlemede de kilit rol oynar. Eksikliği durumunda, depresyon, yorgun, keyifsizlik, saldırganlık, iştah artışı, extrem durumlarda ise intihara kadar varabilen ciddi vakalara sebep olabilmektedir.

Vücudumuzda serotonin üretimini kontrol eden birçok gen vardır. 5-HTTLPR geni de bu genler den biridir. Bu geni özel yapan ise bir uzun bir de kısa formunun bulunması.

F3.medium

Uzun ve kısa formu ile mutluluk arasındaki ilişki

İngiltere’de Essex üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada, 5-HTTLPR geninin uzun formuna sahip kişilerin kısa formuna sahip olanlara göre günlük stres ile başa çıkma konusunda daha başarılı olduğunu ortaya çıkarıldı.

97 kişi ile yapılan bu araştırmada deneklere bilgisayar ekranından pozitif ve negatif çağrışım yapacak resimler gösterilerek ilginin hangi resimlere yoğunlaştığı gözlendi.

Sonuç

5-HTTLPR geninin kısa formuna sahip olanlar daha fazla negatif resimler ile ilgilenirken, geninin uzun formuna sahip olanlar pozitif resimler ile daha fazla ilgilendi.

İlgi çeken bir ayrıntı: 5-HTTLPR geninin, bir anneden ve bir de babadan olmak üzere iki adet kopyası bulunur. Deneklerin yapılan genetik incelemelerinde, sadece pozitif resimlerle ilgilenen ama hiç negatif resimlerle ilgilenmeyen 16 denekte bu genin iki kopyasının da uzun formundan bulunduğu tespit edildi.

Mehmet Saltürk

++++++++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
The Institute for Genetics
of the University of Cologne
++++++++++++++++++++++++++++++

Kaynak

Looking on the bright side: biased attention and the human serotonin transporter gene

Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

İnsülin tedavisine karşı alternatif tedavi: LEPTiN

Diyabet hastalarının vücudu insülin hormonu üretemez veya yeterli üretemez. Bu durum Diyabet tip-1 hastalarında daha da vahimdir.

Diyabet tip-1 hastaların bağışıklık sistemi kendi pankreas hücrelerini tahrip ederek insülin üretemez hale getirir. Bu bir anlamda vücudun mikro düzeyde intiharı anlamına gelmektedir ki, bu durum aynı zamanda organlar için de büyük tehlike oluşturur. Diyabetin ileri aşamaları böbrek yetmezliği, kol ve bacakların amputasyonlari gibi çok dramatik sonuçlara sebep olabilmektedir.

Diyabet hastalarına dışarıdan insülin enjekte edilerek vücudun insülin ihtiyacı karşılanmaya çalışılır. Dışarıdan insülin takviyesinin bir takım zorlukları vardır. Bu zorlukların en önemlisi verilen dozun iyi ayarlanamamasıdır.leptin

Leptin hormonu

Leptin hormonu iştahı kesen bir hormondur. Leptin, Leptin, glikozun kana verilmesine sağlayan glukagon hormonunu bloke ederek kandaki şekerin dengede kalmasını sağlar. Leptinin en önemli özelliği, yan etkisinin olmaması ve iştahı keserek kişinin zayıflamasına sebep olmasıdır.

Hayvan deneyi başarılı

Leptin, diyabet hastası farelere uygulanmış ve başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Bu sonuçlar ışığında gelecekte diyabet hastalarına insülin ve leptin karışımı tabletlerler verilerek kan şekerinin daha dengeli bir seviyede tutulması hedefleniyor.

Leptin pahalı bir hormondur bu yüzden yaygın tedavide uygulaması şimdilik pek mümkün görünmüyor gibi ama geçmişte aynı zorluk insülin üretiminde de vardı. İnsülin hayvanların pankreasından extrakt edilerek çıkartılıyordu ama daha sonra gen teknolojisinin gelişmesi ile birlikte, bakteriye transfer edilen insülin geni*, insülin üretimi maliyetini önemli ölçüde düşürmüştür.

  • Bir görüş: Leptin de aynı yöntemle yakın bir gelecekte çok ucuza üretilebilir.
  • İnsülin geni (INS)*: 11. kromozomda bulunur ve 9 değişik varyasyonu bulunur.

Mehmet Saltürk

++++++++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
The Institute for Genetics
of the University of Cologne
++++++++++++++++++++++++++++++

 Kaynak

Leptin therapy in insulin-deficient type I diabetes

Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

Alzheimerde bir sır daha çözüldü.

Bilindiği gibi β-Amyloid plakları beyinde sinir hücreleri üzerinde birikerek alzheimer hastalığına sebep olmaktadır. Hastalığın erken safhasında, yakın geçmişle ilgi hafıza kaybı, ilerleyen safhalarında sıkça görülen unutkanlıklar, son safhasında ise tanıma

fonksiyonlarında bozukluklar başlar. Şimdiye kadar plak oluşumundan önceki safha  pek bilinmiyordu. Bu konuda bilinen sadece β-Amyloid-Peptidlerin plak oluşturduğu ve buna bağlı gelişen bazı aşamalardı.

Presenilin proteini

Şu ana kadar Presenilin proteini hakkında da pek fazla bilgi sahibi değildik, Bu konuda bilinenler sadece ismi ve plak oluşumuna katıldığından ibaretti. Presenilin plak oluşumuna nasıl katıldığı, fonksiyonun neler olduğu pek bilinmiyordu. Çünkü standart metotlar Presenilin yapısını ortaya çıkarmaya yetmiyordu. Oysa bir proteinin standart metotlarla yapısının anlaşılabilmesi için suda çözünür ve yeterli miktarda olması gerekliydi. Presenilin de bu iki özellik de yok.

http://saltuerk.files.wordpress.com/2011/05/unbenannt1.jpg?w=300

Kısmen hücre zarının içinde, kısmen de dışında bulunan bu proteinin yapısı ancak bilgisayar programları yardımı ile kısıtlı olarak çıkarılabiliyordu.

Goethe Üniversitesi ve Frankfurt İnstitute of Molecular Life Sciences den bir ekip önce bu proteinini laboratuvarda yeterli seviyede üretmeyi başardı daha sonra bu proteinin 3D yapısının nasıl olduğunu NMR-Spektroskopi yöntemi ile ortaya çıkardı.

Amyloid  Precursor-Proteini (APP)

Öncelikle şunu bilmek gerek : Hem β-Amyloid proteini, hem de  Presenilin proteini, Amyloid  Precursor – Proteini (APP) adındaki bir öncü  proteinin iki ayrı parçasıdır. Bu Proteinin sonu, yani C-terminale Domäne Presenilin hücre içinde, β-Amyloid hücre dışında, geri kalan kısmıda hücre zarının  içinde bulunuyor.

Alzheimer hastaları ve sağlıklı insanda durum nedir ?

Eğer kişi sağlıklı ise: Amyloid  Precursor-Protein (APP) hücre zarının içinde bozulmadan kalır. Çünkü bu proteini kesecek olan Proteinase enzimi ortamda su bulunduğu takdirde çalışmakta.

Eğer kişi Alzheimer ise: Yapılan son araştırmalar, Alzheimer hastalarının beyin hücrelerinin hücre zarında su bulundurduğunu ortaya koydu. Bunun anlamı şu: Ortamda su  olduğu için Proteinase enzimi, aktif hale geçerek, öncü protein Amyloid  Precursor-Proteini (APP) keser ve böylece Amyloid hücre zarının dışına çıkarak önce ß-Amyloid-peptidi sonrada ß-Amyloid plaklarını oluşturur.

Mehmet Saltürk

+++++++++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
Institute for Genetics
University of Cologne
+++++++++++++++++++++++++++++++

Kaynak

Structural investigation of the C-terminal catalytic fragment of presenilin 1

Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

Kanserin şifresi çözülüyor

Sık rastlanan cilt ve akciğer kanserinin genetik kodu çözülüyor. İnternational Cancer Genome Consortium tarafından organize edilen devrim niteliğindeki bu araştırma bittiğinde, kişinin kanser riski taşıyıp taşımadığı tümör daha henüz ortaya çıkmadan genetik bir test ile öğrenilebilecek.

http://saltuerk.files.wordpress.com/2011/05/cancer-genome.jpg?w=230

İnternational Cancer Genome Consortium adlı kuruluş insanlarda görülen kanser tiplerini ve bunlara sebep olan genleri belirli kriterlere göre sınıflandırdı ve ardından sınıflandırılan bu genleri araştırılması için üye ülkelerin laboratuvarlarına dağıttı

Beş yıl sürecek olan bu projeye katılan ülkeler ve projeleri

  • İngiltere, göğüs
  • Japonya, karaciğer
  • Hindistan, ağız
  • Çin, mide
  • Amerika beyin, yumurtalık, pankreas kanserine konsantre olacaklar.

İngiliz araştırma ekibinin sözcüsü Stratton yaptığı açıklamada, yakın bir gelecekte, bir tümörün alınmasının rutin bir işlem olacağını hatta sağlıklı insandan alınacak bir damla kan ile bu kişilerin gelecekte risk altında olup olmadığı söylenebilecek dedi.

Sigara ve Güneşe Dikkat !!!

Yapılan genetik çalışmaları sonucunda, cilt kanseri vakalarında çoğunluğu güneşten kaynaklanan, akciğer kanseri vakalarında ise çoğunluğu sigaradan kaynaklanan çok sayıda mutasyon tespit edildi.

Tipik bir sigara tiryakisinde her 15 sigarada bir genetik mutasyon oluşmakta ve bunların çoğunun zararsız mutasyonlardir. Bu mutasyonlardan bazılarının ise tümör oluşturduğu belirtilmiştir. Hangi DNA kodunun hangi kanser tipini tetiklediği International Cancer Genome Consortium devam eden araştırmaları sonucunda ortaya çıkacak.

ilk yayınlanma tarihi :25. Januar 2010 13:57

Mehmet Saltürk

+++++++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
Institute for Genetics
University of Cologne
+++++++++++++++++++++++++++++

Kaynak 

Cancer code cracked? 

Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

IGF1 geni ve güçük köpeklerin atası

Evcil hayvanlar içerisinde köpeğin ayrı bir yeri vardır. İnsanlar köpekleri on binlerce yıl önce kurttan evcilleştirerek bugünkü haline getirmiştir. İnsanlar muhtemelen 15 – 20 bin yıl kadar önce yiyecek artıklarını yemek için gelen kurtların arasından uysal olanlarını yakalayarak ve bunları kendi aralarında çiftleştirerek ve şimdiki evcil köpeği elde ettiler.

Köpekler, canlılar arasında en fazla çeşidi (ırkı) bulunan türdür. Köpeklerdeki bu çeşitliliğin sebebi, insanların onbinlerce yıldır değişik köpek ırklarını birbirleri ile çiftleştirerek yeni ırklar elde etme tutkusundan kaynaklanmaktadır. İnsanların köpeklere bu kadar düşkün olması ve ondan sürekli yeni ırklar elde etme tutkusu, köpeklerin atasını geriye doğru takip etmekte ve genetik soy ağacını çıkarılmasında büyük zorluklar çıkarmaktadır.

Kaliforniya üniversitesi evrim genetiği bölümünden Melissa Gray, 9 kg dan daha hafif küçük köpeklerin IGF1*genini (İnsulin-like growth factor 1) inceledi ve bu köpeklerin ortadoğuda yaşayan Bozkurtlardan evcilleştirildiği sonucuna vardı.

Melissa Gray, bu araştırma için 3 farklı büyüklükte köpekten almış olduğu kan, doku ve salya örneklerini inceledi ve IGF 1 geninin DNA diziliminin ortadoğu bozkurtları ile daha çok benzeştiğini buldu.

IGF1 geni* :12 kromozomda bulunur ve karaciğer ve bağırsak ve böbrekte aynı ismi taşıyan insülin benzeri bir hormon kodlar. Bu hormon, vücudun büyümesinden, kasların ve iskeletin gelişmesinden sorumludur.

Not : 30 kg ve üzeri köpekler, büyük köpek kategorisine girmektedir.

ilk yayınlanma tarihi :28. Februar 2010 14:26

Mehmet Saltürk

++++++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
Institute for Genetics
University of Cologne
++++++++++++++++++++++++++++

Kaynaklar

  1. The IGF1 small dog haplotype is derived from Middle Eastern gray wolves
  2. Top dogs: wolf domestication and wealth

Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

Psikopat ile dopamin arasındaki ilişki

Herkes yaptığı işin veya hizmetin karşılığını almak ister. Kişilerdeki bu beklenti kimi zaman maddi, kimi zaman manevi olabilmektedir. Bir anlamda kişi yaptığı işin bir şekilde takdir edilmesini veya başka bir ifade ile ödüllendirilmesini ister. Bu ödül bazen bir alkış, bazen bir teşekkür, bazen para, bazen bir madalya, bazende psikolojik memnuniyet olabilir.

Dopamin ve ödüllendirme arasındaki ilişki

Ödüllendirme, beynin Mesolimbic pathway denilen kısmında kişiye mutluluk ve coşku veren dopamin hormonu salgılanmasıyla yapılır. Beynin Mesolimbic pathway denilen kısmında meydana gelen bir rahatsızlık kişinin sürekli olarak dopamin hormonu ile ödüllendirilerek rahatlamak istemesine sebep olur ki, bu da kişinin psikopat davranışlar sergilemesine yol acar.

Psikopat, ödüllendirme söz konusu olunca hiç bir toplumsal kural ve yasa tanımaz. Hatta kriminal davranışlar sergilemekten bile çekinmez.

Amerika Vanderbilt Üniversitesinden Joshua Buckholtz ve ekibi dopamin hormonu ile beynin ödüllendirme sistemi arasındaki ilişkiyi ele alan klinik bir araştırma yaptı.

Araştırma için kriminal ve antisosyal kişilik bozuklukları bulunan 30 kişilik bir denek grubunun PET (Positron Emission Tomografi) ve fMRI (Magnetresonanztomographie) yöntemi ile beyin tomografisini çekildi.

iki farklı yöntemle yapılan ölçümler

  1. PET ile yapılan beyin tomografisi çekimleri esnasında deneklere önce düşük dozda amfetamin verildi ve aynı anda dopamin miktarı ölçüldü. Ölçüm sonuçları, psikopatlardaki dopamin miktarının kabul edilebilir dopamin miktarının dört katı daha fazla olduğunu gösterdi.
  2. fMRI ile yapılan beyin tomografisi çekimlerinde ise deneklere başka bir yöntem uygulandı. Deneklere fMRI çekimi esnasında ekranda hızla geçen şekillerden, “Beyaz renkli karelerin” üzerine basabildiği takdirde 5 Dolar kazanacağı söylendi. fMRI elde edilen sonuçlarda da, tıpkı PET den çıkan sonuçlarında olduğu gibi psikopatın beyninde dört kat fazla dopamin olduğu tespit edildi.

Sonuç

Yapılan bu araştırma, psikopatın beyni olaylar karşısında sürekli olarak aşırı dozda dopamin salgılayarak kişiyi ödüllendirmenin coşkusuna kaptırımak istiyor. Başka bir ifade ile psikopat ödüllendirilmeye programlanmıştır ve ödüllendirmenin coşkusunu yakalayabilmek için her türlü akıl dışılığa, her türlü kriminal olaya, her türlü kanunsuzluğa korkusuzca baş vurama eğilimindedir.

ilk yayınlanma tarihi :16. März 2010 13:28

Mehmet Saltürk

++++++++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
Institute for Genetics
University of Cologne
+++++++++++++++++++++++++++++

Kaynak

Mesolimbic dopamine reward system hypersensitivity in individuals with psychopathic traits

Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

Stres altında kadın ve erkek beyni

Kadın ve erkek beyninin stres altında farklı bölgeleri çalışıyor.

Stresli durumlarda kadın ve erkek beyninin aktivitesi

  • Erkek beyninin Prefrontal Cortex denilen sağ yarısına kan akışı hızlanıyor. Beynin bu bölgesi mücadele et yada kaç kararını veren bölgesidir.
  • Kadınlarda ise beynin Limbik Sistem denen, beynin orta çizgisinin sağ ve sol yanına kan pompalanıyor. Beynin bu bölgesinin duygusallıktan sorumlu olan bölgedir.

Uzmanların tavsiyesi 

  1. Gerçekci olun.
  2. Kendiniz aşan sorumluluk altına girmeyin.
  3. Uykuyu ihmal etmeyin.
  4. Stresin üstesinden gelmek için spor yapın.
  5. Kitap okuyun.
  6. Küvette uzunca kalarak relax olun.

Mehmet Saltürk

++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
Institute for Genetics
University of Cologne
++++++++++++++++++++++++

Kaynak

Brain Imaging Shows How Men And Women Cope Differently Under Stress

Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

Ülkelere göre ölüm riski

The Lancet Dergisinde yayınlanan çalışmanın sonucuna göre;

Yetişkinlerde ölüm riskinin en az olduğu ülkeler

  • Erkeklerde İzlanda ,
  • Kadınlarda Kıbrıs. (Kıbrıslı Türk kadınlar hariç. Onlar istatistiğe dahil edilmemiş)

Ölüm riskinin en fazla olduğu ülkeler 

  • Erkeklerde İsviçre,
  • Kadınlarda ise Zambia.

ilk yayınlanma tarihi : 20 Mayıs 2010 Perşembe

Mehmet Saltürk

++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
Institute for Genetics
University of Cologne
++++++++++++++++++++++++

Kaynak

Worldwide mortality in men and women aged 15—59 years from 1970 to 2010: a systematic analysisOriginal Text

Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

Beyin tümörü tanrıya bağlılığı güçlendiriyor

Tümörden dolayı beyin dokusu zarar gören kanser hastalarının gerek tümör alınmadan önce, gerekse tümör alındıktan sonra tanrıya olan inancı güçleniyor.

Tanrı inancının ne kadar güçlü olacağı ise tümörün nerede olduğuna bağlı olarak değişiyor .
Beynin üst orta ve alt kısmındaki tümörler (Temporal ve parietal cortex), beynin ön kısmındaki tümörlere göre (Frontal Cortex) tanrıya bağlılığı daha fazla güçlendiriyor.

ilk yayınlanma tarihi :23. Mai 2010 12:51

Mehmet Saltürk

++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
Institute for Genetics
University of Cologne
++++++++++++++++++++++++

Kaynak

The Spiritual Brain: Selective Cortical Lesions Modulate Human Self-Transcendence

Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

Şizofreniye yeni bir umut mu ?

Ohne Titel

Şizofrenin sebebi şu ana kadar tam olarak anlaşılmış değil. Bu konuda şimdiye kadar birçok hipotez ileri sürüldü.

Bunlardan bazıları şunlardır

  • Çocukluk yaşlarda geçirilen enfeksiyonal bir hastalık,
  • Kalıtsal sebepler,
  • beyin dokusundaki belirgin değişiklikler
  • ve daha onlarca neden…

Şizofreni nin sebebi şu ana kadar tam olarak anlaşılmış değil. Bu konuda şimdiye kadar birçok hipotez ileri sürüldü.

Bunlardan bazıları şunlardır

  • Çocukluk yaşlarında geçirilen enfeksiyonal bir hastalık,
  • Kalıtsal sebepler,
  • beyin dokusundaki belirgin değişiklikler

ve daha onlarca neden…

Şimdiye kadar öne sürülen buna benzer birçok hipotezin hiçbirisi, şizofreni için gerçek sebep olarak kabul görmedi. Hatta bunlardan bazılarının hastalıkla direk ilintisi nin bulunmasına rağmen… Bu konuda o kadar fazla suçlu arandı ve bulundu, ki, bunlardan hangisi sebep hangisi sonuç olduğu tam olarak tespit bile edilemedi.

İsveç Üniversitesi Tıp fakültesi Karolinska Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırmada, şizofreni hastalarının beyninde hastalığın başlaması ile birlikte inflammatory substances* seviyesinin yükseldiği bulunmuştur. (İnflammatory substances*: iltihaplanmaya sebeb olan maddelerin genel adı)

Şizofreni belirtilerin görülmeye başladığı andan itibaren hastaların omuriliğinden alınan Liquor cerebrospinalis denilen renksiz bir sıvının yapılan analizlerinde, iltihaplanmaya sebep olan Interleukin-1 beta miktarının oldukça yüksek seviyede olduğunun görülmesi ve sağlıklı kişilerde bu oranın neredeyse yok denecek kadar az olması, şüpheleri ister istemez Interleukin-1 beta üzerine çekti.

İnterleukin-1beta, beynin immün sistemini aktif hale getirdiğini söyleniyor ama beyinde İnterleukin-1 beta seviyesinin yükselmesinin gerçek nedeni tam olarak bilinmiyor. Sebebin geçirilen herhangi bir enfeksiyondan mı yoksa immün sistemin kendisinden mi kaynaklandığı yapılacak olan yeni araştırmalar ile ortaya çıkarılacak.

Açıklama: İnterleukin-1 beta in hakkında kısıtlı bilgiye sahibiz. Şu ana kadar İnterleukin-1 beta nin farelerde ve insanlarda dopamin mekanizmasını bozduğu bilinenler arasında.

Eğer  şizofreni belirtilerin başladığı anda hastanın immün sistemi tedavi edilirse, hastalığın ilerlemeden önüne geçilebilmesi belki mümkün olabilir !!!

Not: Dopamin vücudun ürettiği doğal bir hormondur (Neurotransmitter diğer), organlara giden kan akışını düzenleme de, vücuttaki hassas dengelerin korunmasında, kişiye mutluluk vermesinde rol oynayan önemli bir hormondur. Dopamin aynı zamanda vücudun ödüllendirme sistemidir (MS).

ilk yayınlanma tarihi :13. April 2010 14:18

Mehmet Saltürk

++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
Institute for Genetics
University of Cologne
++++++++++++++++++++++++

Kaynak

Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.