Dua etmenin hastalıkları iyileştirmede bir etkisi var mı

Harvard Medical School tarafından yapılan ve American Heart Journal da yayınlanan bir araştırmada Dua etmenin hastalıkları iyileştirip iyileştirmediği sorusuna cevap arandı ve sonuçlar beklenenin tersi yönünde çıktı.

Amerika’nin farklı şehirlerinde bulunan ve altı farklı hastanede yapılan bu araştırma katolik, protestan ve diğer dinlere mensup hastalardan oluşan 1802 kişilik kalp hastası bir grup ile yapıldı. Tamamen tesadüfi yöntemler ile seçilen hastalar üç gruba ayrıldılar.

Hastane personelinin haberdar edilmediği araştırmaya katılan hastalar şu gruplara ayrıldılar.

  1. Grup, kendileri için dua edildiğini bilen 604 hasta
  2. Grup, kendileri için dua edildiğini bilmeyen 597 hasta
  3. Grup (kontrol grubu), kendileri için hiç dua edilmeyen 601 hasta

İlk iki gruptaki hastalara bypass ameliyatı öncesi Amerikanın çeşitli kiliselerinde 14 gün boyunca dua edildi.

Sonuç

Bypass ameliyatından çıkan üç gruptaki tüm hastaların 30 gün sonra yapılan sağlık kontrollerinde, dua edilen ve edilmeyen hastalar arasında hiçbir fark görülmediği belirlendi. Sadece birinci grupta bulunan hastaların durumunda küçük bir kötüleşme gözlendi. Uzmanlar, 1. gruptaki hastaların durumundaki bu önemsiz kötüleşmenin, hastaların psikolojik baskı altına girmesinden kaynaklandığını belirtiyorlar.

Tabela

Mehmet Saltuerk

++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
The Institute for Genetics
of the University of Cologne
++++++++++++++++++++++++

Kaynaklar

Study of the Therapeutic Effects of Intercessory Prayer (STEP) in cardiac bypass patients: A multicenter randomized trial of uncertainty and certainty of receiving intercessory prayer

Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz. 

Sigara zihinsel gerilemeye sebep oluyor

Sigara, sadece kanser, kalp-damar, solunum hastalıkları gibi ağır hastalıklara sebep olmakla kalmıyor aynı zamanda zihinsel gerilemeye de sebep oluyor.

Londra üniversitesinin 5000 kadın ve 2100 erkek ile 25 yıl boyunca düzenli olarak yapmış olduğu ve Archives of General Psychiatry dergisinin 6 şubat 2012 tarihli sayısında yayınlandığı bir araştırma, sigara içenlerde demans benzeri semptomların 45 yaş civarında başladığını gösteriyor.

Bu araştırmadan ortaya çıkan başka bir ilginç sonuç ise sigara içen erkeklerin zihinsel fonksiyonlarındaki bozulmanın sigara içen kadınlara göre daha fazla olduğu yönünde. Bu fark erkeklerin kadınlara göre daha fazla sayıda sigara içmesinden kaynaklanıyor.

Sonuç

Araştırmanın sonuçlarına göre, 50 yaşındaki bir sigara tiryakisinin zihinsel fonksiyonlarındaki gerileme, 60 yaşında hiç sigara içmemiş bir kişinin zihinsel fonksiyonları ile eş değer.

Buna göre sigara tiryakiliği konusunda şöyle bir genelleme yapılabilir: 50 yaşına kadar sigara içen bir kişi zihinsel olara 10 yaş daha fazla ihtiyarlamış olur.

Not: Bu veriler, 2004 yılında 9000 kişi yapılmış benzer bir çalışmanın sonuçları ile paralellik gösteriyor.

Mehmet Saltuerk

++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
The Institute for Genetics
of the University of Cologne
++++++++++++++++++++++++

Kaynaklar

Impact of Smoking on Cognitive Decline in Early Old Age

Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz

Kahve kan şekerini düşürüyor

Daha önce yapılan istatistiksel çalışmalar günde 7 fincan kahve içenlerin, 2 fincan kahve içenlere göre daha az diyabet 2 riski taşıdığını gösteriyordu.

Bu pozitif etkinin sebebi ne

kahve2

ACS Publications dergisinde yayınlanan bir araştırmadan elde edilen sonuçlar bu pozitif etkinin kahve  içerisinde bulunan Klorojenik asitten kaynaklandığını gösteriyor.

Araştırmaya göre, klorojenik asitin antioksidan etkisi var ve bu etki hücrede kalıtsal ve çevreden kaynaklanan hasarları önlemede ve hatta bu etkiyi azaltmada önemli rol oynuyor.

Klorojenik asit kahvede ne miktarda bulunuyor

Yapılan analizler kavrulmamış kahvede klorojenik asitin daha fazla bulunmasına karşın, kahvenin kavrulması ile birlikte bu miktarın düştüğünü gösteriyor. Yapılan ölçümler bu miktarın 100 gr kavrulmuş kahvede 3,5 gram civarında olduğunu gösteriyor.

Bu konuda yapılan klinik bir deney 

chlorogenic-acid

Klorojenik Asitinin kan şekerini düşürmedeki etkisinin araştırılması amacı ile 56 sağlıklı erkeğe önce şeker yükleme testi yapıldı ve şekerin kanda en yüksek seviyeye ulaştığı 30. dakikadan itibaren deneklere belirli aralıklarla 100, 200, 300, 400 mg arasında değişen Klorojenik asit tabletleri verildi ve belirli aralıklarda deneklerin kanlarındaki şeker miktarı ölçüldü. Sonuç olarak Klorojenik asit miktarı arttıkça kandaki şeker miktarının düştüğü görüldü.

Şeker yüklemesi ve klorojenik asit testinin sonuçları

  1. 400 mg lik klorojenik asit tableti verilen deneklerin bir saat sonra yapılan kan tahlillerinde glikoz miktarının hiç klorojenik asit verilmemiş deneklere göre % 24 oranında düşütüğü tespit edildi.
  2. Aynı deneklerin yani 400 mg lik klorojenik asit tableti verilen grubun iki saat sonra yapılan kan testinde ise glikoz miktarının % 31 oranında düştüğü görüldü.

  • Not 1: Bu test sağlıklı insanlar yapılmış olup bir sonraki araştırmanın Diyabet 2 hastaları ile yapılması planlanıyor.
  • Not 2: Hayvanlar üzerinde yapılan  başka bir araştırma klorojenik asitin karaciğer iltihaplanmaları ile mide ülseri konusunda olumlu etkilerinin olduğunu gösterdi.

Mehmet Saltuerk

++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
The Institute for Genetics
of the University of Cologne
++++++++++++++++++++++++

Kaynak

New evidence that natural substances in green coffee beans help control blood sugar levels

Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

Retina körlüğüne çare olabilecek yeni bir kimyasal madde bulundu

Görme yeteneğini kaybetmiş kişilere şimdiye kadar kök hücre tedavisi veya retinaya çip yerleştirme gibi kısmen başarılı olan metotlar uygulanıyordu. Yeni keşfedilen basit ama etkili bir kimyasal madde görme yeteneğini kaybetmiş kişilere büyük umut vaad ediyor.

Retina körlüğüne çare olacağı tahmin edilen bu kimyasal madde şimdilik farelerde denendi ve olumlu sonuçlar verdi.

Retina körlüğü bulunan farelerin gözüne damlatılan Acrylamide Azobenzol Quaternär Ammonium (AAQ) adındaki  bu kimyasal madde retina hücrelerini birkaç gün içerisinde ışığa duyarlı hale getiriyor.

AAQ nasıl çalışıyor

Göze birkaç damla damlatılan AAQ, retinada bulunan iyon kanallarına yerleşerek onların açılmasına ve elektrik yüklerinin değişmesine sebep oluyor. Değişen elektrik yükü sinir hücreleri üzerinde elektriksel impulslar oluşturarak retinaya gelen görüntünün beyne ulaşmasına ve orda görüntüye dönüşmesine olanak sağlıyor.

AAQ belirli bir süre etkili oluyor

AAQ, göze damlatıldıktan belirli bir süre sonra etkisini kaybediyor. Bu yüzden işlemin belirli aralıklarla tekrarlanması gerekiyor. Konu hakkında yapılan açıklamada, AAQ nin yeni bir versiyonu üzerinde çalışıldığı ve yeni versiyonunun hem çabuk hem de uzun süreli etkili olmasının hedeflendiği belirtildi.

Fareler ile yapılan araştırmalar bittikten sonra insanlarda klinik çalışmalar geçilecek. Bu tedavinin yaşlılığa bağlı makula (sarı nokta) dejenerasyonu* ile ileri derece retina hasarının tedavisinde iyi sonuçlar vereceği tahmin ediliyor.

Makula (sarı nokta)*: Retina tabakasının ortasında ve keskin görmeden sorumlu çok küçük bir alanıdır. Makula dejenerasyonu, sarı noktanın hasar görmesi veya ilerleyen yaşa bağlı olarak fonksiyon kaybıdır. Yüksek tansiyon, sigara ve genetik nedenler, makula dejenerasyonuna sebep olan diğer önemli risk faktörleridir.

Mehmet Saltuerk

++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
The Institute for Genetics
of the University of Cologne
++++++++++++++++++++++++

Kaynak

Photochemical Restoration of Visual Responses in Blind Mice

Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

Fazla testosteron erkekleri daha dürüst yapıyor

Testosteron bir erkeklik hormonu olup vücuttaki miktarı erkeklere has özelliklerin ortaya çıkmasında önemli rol oynar. Örneğin kasların gelişmesi, saç ve sakalın çıkması, libidonun yükselmesi gibi… Erkeklerde testosteronun büyük bir kısmı testislerde az bir kısmı da böbrek üstü bezlerinde üretilir.

Testosteron konusunda birçok üniversitede çeşitli araştırmalar yapılıyor. Bonn üniversitesi nöroloji bölümünün yapmış olduğu bir araştırmada ise fazla testosteronun erkekleri daha güvenilir yaptığını ortaya çıkardı.

Bu araştırma için 46 erkekten oluşan bir denek grubu iki gruba ayrıldı

  1. Grupta bulunan erkeklerin cildine testosteron içeren bir krem sürüldü.
  2. Gruptaki erkeklerin cildine içeriği olmayan placebo bir krem sürüldü.

Deneklere kremin içeriği ve deneyin konusu hakkında bilgi verilmedi ve her iki grupta bulunan erkeklerin kanlarındaki testosteron seviyesi ölçüldü.

Daha sonra denekler gizli kamera bulunan kapalı bir odaya alındılar ve zar atarak kumar oynamaları söylendi ve en yüksek zar atana para verileceği söylendi ve ardından araştırmayı yapan ekip odadan çıktı. Oyun esnasında ara sıra odadan çıkarılan oyunculara formaliteden birkaç soru sorup tekrar odaya geri dönmeleri söylendi. Odada kalanların, arkadaşları odada yokken atılan zarlar konusunda doğru söyleyip söylemedikleri video kayıtları ile tespit edildi.

Sonuçlar kısaca şöyle

  1. Kanında fazla testosteron olan erkeklerin yani cildine testosteronlu krem sürülen erkekler daha dürüst bir tavır sergilediler.
  2. Kanlarında daha az testosteron bulunan erkeklerin yani cildine placebo krem sürülen erkekler daha fazla yalana başvurdular.
  3. Ne kadar fazla testosteron, o kadar fazla dürüst.
  4. Ne kadar az testosteron o kadar fazla yalan.

Ek bilgi: Kadınlarda da az miktarda yumurtalık ve böbrek üstü bezleri tarafından üretilen testosteron bulunmaktadır. Kadınlarda fazla miktarda testosteronun bilinen önemli yan etkilerinden biri ise kadını agresif yapması.

Mehmet Saltuerk

++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
The Institute for Genetics
of the University of Cologne
++++++++++++++++++++++++

Kaynak

Testosterone Administration Reduces Lying in Men

Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

Fazla kilolardan zahmetsizce kurtulmak mümkün olacak…

Yağ hücresi çeşitleri

Vücutta beyaz ve kahverengi olmak üzere iki çeşit yağ hücresi bulunmaktadır. Beyaz yağ hücreleri vücutta birikerek şişmanlığa sebep olurken kahverengi yağ hücreleri vücut tarafından yakılarak enerji olarak kullanılır.nat

Beyaz yağ hücrelerinin kahverengi yağ hücrelerine dönüşümü

Beyaz yağ hücreleri karın ve kalça bölgesinde birikerek şişmanlığa sebep olmaktadır. Bu yağlardan kurtulup ideal kiloya ulaşabilmek vücuttaki beyaz yağ hücrelerinin kahverengi yağ hücrelerine dönüşmesi ile mümkündür ki, bu metabolik dönüşüm her insanda maalesef mümkün olmuyor veya olsa bile yeterli seviyede olmadığı için kişi kolayca fazla kilolarından kurtulamıyor.

Bonn üniversitesi tarafından yapılmış olan bir araştırma, microRNA 155  adındaki bir genin bu dönüşümde kilit rol oynadığını göstermiştir. Bu gen, insanda 21. kromozom da bulunmakta ve C/EBP adında bir protein kodlamaktadır.

Yapılan bu araştırma ile microRNA 155 geninin fazla çalışması durumunda C/EBP proteinin fazla üretildiği, C/EBP proteinin fazla üretilmesi durumunda  ise beyaz yağ hücrelerinin kahverengi yağ hücrelerine dönüşmesinin engellediği ortaya çıkarıldı. Araştırmadan ortaya çıkan başka bir bulgu ise C/EBP proteinin miktarı arttıkça kendisini üreten microRNA 155 geninin daha fazla çalışmasını yani gene expressionu nu teşvik ediyor olması.

Bu şu anlama geliyor : Gen fazla çalışınca, fazla protein üretiyor, fazla üretilen protein ise genin daha fazla çalışmasını teşvik ediyor. Bu kısır bir döngü sonucunda şişmanlama kaçınılmaz hale geliyor.

Yapılan laboratuvar çalışmasında fazla kilolu farelerdeki microRNA 155 geninin çalışması knockout yöntemi ile durduruldu. Bu genetik müdahale sonrası yapılan patolojik tahliller, beyaz yağ hücrelerinin kahverengi yağ hücrelerine dönüştüğünü ve bu dönüşümün ardından şişman farelerin tekrar normal kiloya ulaştığı görüldü.

Sonuç

Bu araştırma, C/EBP proteinini veya microRNA 155 genini çalışmasını bloke edici ilaçların çıkması ile şişmanlığa çare bulunmasının mümkün olabileceğini gösteriyor. Ama bu konuda daha fazla çalışmaya ihtiyaç var.

Mehmet Saltuerk

++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
The Institute for Genetics
of the University of Cologne
++++++++++++++++++++++++

Kaynak

miR-155 regulates differentiation of brown and beige adipocytes via a bistable circuit

Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz. 
 

Diyet esnasında yağ yakıp yakmadığını ölçen cihaz geliştirildi

Diyet yapmak oldukça zahmetlidir. Diyete başlanılan ilk haftalarda terazinin ibresi inatla yerinden oynamaz. Onca eziyete rağmen kiloların yerinde durduğunu görmek canımızı sıkar ve ilk günkü motivasyonumuz gittikçe düşmeye başlar.

Yakılan yağı ölçen cihaz

Japonlar, yaptığımız diyet veya sporun gerçekten bir işe yarayıp yaramadığını anında görebileceğimiz bir cihaz geliştirdi. Portable breath acetone analyzer adındaki bu cihazın boyutları 6,5 x 10 x 2,5 cm olup nefes içerisindeki asetonu ölçüyor.

Vücut yağ yakmaya başladığında açığa çıkan aseton cihaz içerisindeki sensörler sayesinde 10 saniye gibi kısa bir sürede ölçülüyor ve ne kadar yağ yakıldığını anında görülüyor. Cihaz ayrıca elde ettiği sonucu kablosuz bağlantı ile smart telefona veya bilgisayara aktarabiliyor.

Mehmet Saltuerk

++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
The Institute for Genetics
of the University of Cologne
++++++++++++++++++++++++

Kaynak

A prototype portable breath acetone analyzer for monitoring fat loss

Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

Serotonin hormonu eksikliği ile homosexüellik arasındaki ilişki…

Mutluluğun beyin biyokimyası ile ilgili bir biyokimyasal bir reaksiyondur ve serotonin hormonunun da bu reaksiyonda önemli bir rol oynayan önemli bir hormondur.limp

Serotonin hormonu (5-hidroksitriptamin (5-HT), endokrin sisteminin önemli bir parçası olup insana mutluluk, canlılık ve zindelik hissi verir. Bu hormon, kişiye coşku ve mutluluk vermesinin dışında vücut ısısı, kan basıncı, iştah, sindirim ve daha birçok metabolik faaliyetin düzenlenmesinde kilit rol oynar. Eksikliği durumunda, depresyon, yorgun, keyifsizlik, saldırganlık, iştah artışı, extrem durumlarda ise intihara kadar varabilen ciddi vakalara sebep olabilmektedir.

Serotonin eksikliği cinsel tercihi etkiler mi?

Pekin Üniversitesinden Yi Rao ve ekibi bu soruya cevap aradılar ve yaptıkları araştırma ile Serotonin şaşırtıcı bir fonksiyonunu daha keşfettiler. Yi Rao ve ekibi dişi farelerde serotonin hormonunu sentezleyen geni genetik bir müdahale ile bloke ettiler ve serotonin bloke edilmesi ile dişi farelerin homoseksüel ilişkiye girdiklerini tespit ettiler. Araştırmada, farelerin dişilik hormonun da bir değişiklik yapılmadığı belirtiliyor. (1)

Not : 2011 yılında yapılan benzer bir araştırmada serotonin hormonu bloke edilen erkek farelerin sexüel partner seçmede seçici olmadığı, yani bisexüel ilişkiye girdikleri tespit edilmişti. (2)

Mehmet Saltuerk

++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
The Institute for Genetics
of the University of Cologne
++++++++++++++++++++++++

Kaynaklar

  1. Serotonin signaling in the brain of adult female mice is required for sexual preference
  2. Molecular regulation of sexual preference revealed by genetic studies of 5-HT in the brains of male mice
Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

Dilbilgisi ukalâlık sendromu

Dilbilgisi ukalâlık sendromu nedir? (Grammatical Pedantry Syndrome (GPS)) 

Gramer kurallara göre yazma ve konuşmayı kendine adeta bir takıntı haline getiren, çevresindeki kişilerin gramer hatalarını büyük bir şevk ve inatla düzeltmeye çalışan ve bu uğurda tüm etik kuralları, tüm sosyal ilişkileri hiçe sayabilecek kadar ileri gidebilen kişilerin rahatsızlığına verilen addır.2639

Bu rahatsızlığın sebebi şimdiye kadar bilinmediği için bunun karşı tarafı kızdırmak veya aşağılamak amacıyla yapılan sinir bozucu kötü bir alışkanlık olduğu zannediliyordu. Bu konuda yapılan son araştırmalar bunun genetik nedenlerden kaynaklandığını gösteriyor, ayrıca beyin fMR çekimleri de bunu destekler nitelikte…

Bu kişilerin tıpkı el yıkama hastalığında olduğu gibi Obsesif-kompulsif bozukluk içerisinde oldukları artık kabul ediliyor.

FOXP2 : Konuşma geni (grammar gene)

Dilbilgisi ukalalık sendromu üzerine yapılan çalışmalar dikkatleri 7. kromozom üzerinde bulunan ve konuşma geni olarak adlandırılan FOXP2 nin FOXP2-001 varyasyonu çekiyor.

fMRI Çekimleri : Dilbilgisi ukalalık sendromu bulunan kişilerin yapılan fMRI çekimlerinde beynin konuşma ve ses üretme ile ilgili Wernicke ve Broca bölgelerinin normalden daha küçük ve aktivitelerinin daha az olduğu gösteriyor. (3)

Not: Yukardaki anlatım, Illinois üniversitesinden dil bilimci Dennis Baron tarafından kaleme alınmış olup 18 ağustos 2012 tarihine Oxford Üniversitesi nin internet sayfasında yayınlanmıştır. (1)

***

Kadınlarda sürekli negatif ruh hali ile genler arasındaki ilişki

Bazı kadınların sürekli negatif konulara konsantre olmaları ve bu konular üzerinden sürekli tartışma çıkarmaları nasıl açıklanabilir? Sohbet veya yazışmalarda konu içerisinde geçen herhangi bir kelime veya bir cümleye takılıp, ordan sürekli bir tartışma ortamı çıkarmalarının anlamı ne olabilir?

2007 yılında Amerika-Pittsburgh üniversitesi  tarafından 550 kadınla yapılan bir araştırmada bu soruya cevap arandı ve bu kadınların beynindeki Serotonin hormonu nun farklı olduğu tespit edildi.

Yapılan çalışmalarla, serotonin hormonunda meydana gelen bu yapısal farklılığın 13. kromozomda bulunan HTR2C* genindeki noktasal mutasyonlardan kaynaklandığı ve bunun da kadınları sürekli negatif konulara eğilimi bir ruh hali içerisine soktuğu belirlendi.

Yapılan araştırmalarda HTR2C geninde bu mutasyonları bulunduran kadınların intihara yatkınlık, agresyon, yüksek tansiyon, ve diyabet gibi hayati tehlikelerle karşı karşıya olduklarını tespit edildi. (5)

Fareler ile yapılan bir başka çalışma: Doğum sonrası erken dönemde yapılan genetik çalışmalar konuşma geninin (FOXP2), HTR2C genini baskılayarak talamusta serotonin yapısını değiştirdiğini ortaya koydu.

Bu şu anlama geliyor: Konuşma geni expression yapılınca yani fazla çalışması teşvik edilince beyinde serotonin yapısı değişiyor. Bir başka deyişle, konuşma geni HTR2C nin düzenli çalışmasını engelleyerek beyinde serotonin dengesinin bozulmasına sebep oluyor. (6)

Tarihte gramer tutkusu

Grammar Nazi Nedir : 1933 yılında faşist Hitler, Almanyada iktidara gelince üstün okur yazarlık programı (Platform of improved literacy programme) diye bir program uygulamaya başladı ve uygulanan bu insanlık dışı programa Grammar Nazi adı verildi. SS subaylarından oluşan Grammer SS öğretmenleri Nazi toplama kamplarında yahudileri sınava tabi tutarak onların gramer bilgilerini ölçüyorlardı. Sınavda başarısız olanlar soğuk duş veya gaz odalarına gönderiliyordu. (4)

Not: Almanya tarihinde yaşadığı bu utanç verici olaydan büyük rahatsızlık duymuş ve savaş sonrası çıkardığı bir kanunla Grammar Nazi amblemlerini kullanmayı, yaymayı ve paylaşmayı yasaklamıştır.

HTR2C* : (5-hydroxytryptamine (serotonin) receptor 2C, G protein-coupled)

Gramer Nazi filminden bir fragman

Mehmet Saltuerk

++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
The Institute for Genetics
of the University of Cologne
++++++++++++++++++++++++

Kaynaklar

(1) http://blog.oup.com/2012/08/grammar-sticklers-may-have-ocd/
(3) http://legacy.jyi.org/volumes/volume5/issue1/articles/skotko.html
(4) http://uncyclopedia.wikia.com/wiki/Grammar_Nazi
(5) http://www.psychosomaticmedicine.org/site/misc/2007APSabstractsforjournal.pdf
Sayfa: A110 (ANGER AND AGGRESSION RELATED TRAITS ARE ASSOCIATED WITH POLYMORPHISMS OF THE SEROTONIN RECEPTOR 2C(HTR2C) GENE IN WOMEN )
(6) http://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1002/cne.22532/abstract
 
Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

Karaciğer yetmezliği genetik bir müdahale ile iyileştirilebilir

Karaciğer yetmezliği nedir, belirtileri ve sebepleri nelerdir 

Karaciğer yetmezliği kısaca karaciğerin sentetik ve metabolik faaliyetini yerine getirememesi olarak tarif edilebilir. Fizyolojik, çevre, kalıtsal sebeplerden kaynaklanabilir.

Karaciğer, kendini yenileme kabiliyeti (rejenerasyon) oldukça yüksek bir organdır. Sağlıklı bir karaciğer herhangi bir yaralanma durumunda kütlesinin üçte ikisini kaybetse bile karaciğere özel Hepatosit hücre sayısını artırarak kısa sürede eski haline geri döner.

 Karaciğer yetmezliği akut ve kronik olmak üzere iki sınıfa ayrılır

  • Akut karaciğer yetmezliği: Dünyada her yıl bir milyondan fazla insanın ölümüne neden olan akut karaciğer yetmezliği önemli bir sağlık sorunudur. Sarılıkla birlikte aniden başlar ve gelişir. Karaciğer hücrelerinin ölümü ile başlayan bu süreçte karaciğer görevini yapamaz ve buna bağlı olarak vücuttan zararlı ve toksik maddeler atılamaz. Hastalık birkaç hafta veya birkaç ay gibi kısa bir sürede çok ciddi boyutlara ulaşarak hastanın karaciğer komasına girmesine ve bilincinin kapanmasına neden olur. Birçok akut karaciğer yetmezliği vakasında hastanın bir an önce karaciğer nakli yapılması gerekir.
  • Kronik karaciğer yetmezliği: Hastalık çok uzun süre kendini belli etmeden ilerler. Hastaların yorgunluk halsizlik, zaman zaman sarılık ve karında su toplama gibi şikayetleri olur. Hastalığın akut forma dönüşmesi uzun yıllar sürer. Aşırı alkol tüketimi, hepatit B veya hepatit C enfeksiyonu kalıtsal ve metabolik nedenler (örneğin vücuda aşırı demir veya bakır yükleme) kronik karaciğer yetmezliğinin başlıca sebepler arasındadır.

Hastalığın belirtileri

Sindirim sistemindeki belirtiler

  1. Karın ağrısı ve şişlik
  2. İştah ve kilo kaybı kaybı
  3. Bulantı ve kusma
  4. Yorgunluk
  5. Susamak
  6. Yemek borusunun alt kısmının duvarlarında genişlemiş damarlar

Ciltteki belirtiler 

  1. Deride ve gözde sarı renk (sarılık)f4b491884d2285156ca976af3b404ce7_1_orig
  2. Deride küçük, kırmızı örümcek benzeri damarlar
  3. Çok koyu veya açık cilt
  4. Ayak ve elde kaşıntı

Beyin ve sinir sistemindeki belirtileri

  1. Düşünme, hafıza ve ruh hali ile ilgili sorunlar
  2. Baş dönmesi ve bayılma
  3. Bacak ve ayaklarda uyuşma

 Karaciğer yetmezliğinin başlıca önemli sebepler şunlardır 

  1. Hepatit B, C ve D virüs enfeksiyonları
  2. Alkol bağımlılığı
  3. Kötü beslenme
  4. Ağır yaralanma vakalarında karaciğerin „anatomik-fizyolojik“ ünitelerinin zarar görmesi
  5. Alınan ilaçların yan etkisi. (Örneğin: Parasetamol)
  6. İntihar niyetiyle veya kazayla ile zehirlenmeler
  7. Kalıtsal nedenler
  8. Bazı antibiyotikler (Macrolide antibiotics : Oldukça yeni bir sınıflandırma. Makrosiklik lakton halkası içeren, bakteri ribozomunun 50s alt birimin bağlanarak bakteriyostatik etki gösteren antibiyotiktir.)

Akut veya kronik karaciğer yetmezliği hastalarına yeni bir umut

Tübingen üniversitesinin yapmış olduğu bir araştırma, karaciğer yetmezliği bulunan hastalara umut olacak gibi görünüyor.

Hayvan deneyi

Farede 11. Kromozomda bulunan MKK4 geni*, genetik laboratuvarlarında sıkça kullanılan knockout metodu ile bloke edilerek genin çalışması engellendi. Genin çalışmasının engellenmesi ile birlikte genin kodlamış olduğu protein de artık sentezlenemez hale geldi. Sonuç olarak MKK4 Geni ve bu genin ürettiği MKK4 Proteinini bloke edilince hasta farelerin çok kısa sürede yeniden eski sağlığına kavuştuğu görüldü. (Kontrol grubundaki farelerin durumunda ise bir düzelme görülmedi.)

Uygulanan teknik hakkında kısa detayOhne Titel111

Araştırmaya başlamadan önce hangi genin bloke edileceği bilinmiyordu. Önce belirli kriterler göz önünde bulundurularak yüzlerce aday gen tespit edildi. Daha sonra yüzlerce hasta fareden alınan karaciğerlere, yüzlerce değişik shRNA** tarafından tüp içerisinde tarama yaptırıldı.

Sonuç olarak shRNA tüm genlerin çalışmasını durdurdu ama bunlardan sadece MKK4 geninin bulunduğu tüpte Hepatosit hücrelerinin çoğaldığı, yani karaciğerin yenilendiği tespit edildi. Daha sonra aynı gen karaciğer yetmezliği bulunan canlı farede bloke edildi ve farenin kısa sürede sağlığına kavuştu görüldü.

Özet

Aynı gen insanda 17. kromozomda bulunmaktadır. Uzmanlar aynı metodun insanlara da uygulanabileceği konusunda hemfikirler.

Uzmanlar, bu metot sayesinde hastanın karaciğerinin organ naklinin yapılacağı zamana kadar kararlı bir halde tutulabileceğini, hatta hiç organ nakline bile ihtiyaç kalmayabileceğini belirtiyorlar.!!! Bu genetik bilgiler ışığında birkaç yıl içerisinde MKK4 proteinini bloke edecek yeni ilaçların geliştirilerek piyasaya çıkabileceği tahmin ediliyor.

MKK4* : mitogen-activated protein kinase kinase 4

shRNA lar (Small hairpin RNA)**, her biri özel dizilime sahip olan ve ancak kendi dizilimine uyan gene yapışarak o genin çalışmasını engelleyen özel RNA dır.

Mehmet Saltuerk

++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
The Institute for Genetics
of the University of Cologne
++++++++++++++++++++++++

Kaynaklar

A Direct In Vivo RNAi Screen Identifies MKK4 as a Key Regulator of Liver Regeneration

Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.