Multipl skleroz (MS) hakkında kesin bir bilgi edinmek oldukça zordur. Bu zorluk hastalığın özelliğinden değil bilakis hastalık hakkında halâ cevaplanmamış birçok sorunun olması ve hastalığın hastadan hastaya farklı seyretmesinden kaynaklanmaktadır.
Bugüne kadar yapılan bilimsel çalışmalar Multipl sklerozun sebebi hakkında kesin bir bilgi vermese de bu konudaki yaygın görüş hastalığı genetik, immünolojik ve çevresel faktörlerin birlikte oluşturduğu yönünde…. !!!
Aşağıda okuyacağınız makale iki bölümden oluşmaktadır.
- Bölümde MS nedir, nasıl teşhis edilir, hastalık nasıl seyreder gibi bilinen genel konularlar anlatılmaktadır.
- Bölümde ise 2015 ve 2016 yıllarında yayınlanmış 10 araştırma bulunmaktadır.
1.Bölüm
MS nedir, ne değildir
Her şeyden önce MS bulaşıcı bir hastalık, kas hastalığı, akıl hastalığı veya ölümcül bir hastalık değildir. Ayrıca hastalığa yakalananların günün birinde kaçınılmaz bir şekilde tekerlekli sandalyeye mahkum kalacağı önyargısı da doğru değildir.
Multipl skleroz (MS), oldukça farklı seyreden, genellikle erken erişkinlik döneminde ortaya çıkan ve sinir sistemini etkileyen iltihaplı bir hastalıktır. Hastalık, doktorlar arasında beyin ve omurilik inflamasyon anlamına gelen Encephalomyelitis Disseminata (ED) şeklinde de telaffuz edilir.
Genel olarak Multipl skleroz için bağışıklık sistemi hastalığı denebilir. Hastalık, bağışıklık sisteminde bulunan T-hücreleri nin sebebi henüz tam olarak bilinmeyen bir neden veya nedenlerden dolayı sinir hücreleri üzerinde bulunan koruyucu ve yalıtım özelliği olan miyelin kılıfa zarar vermesiyle ortaya çıkar. Miyelin kılıfın zarar görmesi ile beyin ve omurilikte koordinasyon sorunları başlar.
MS sıklığı
Dünya çapında yaklaşık 2.5 milyon MS hastası olduğu tahmin ediliyor ve bunun ülkelere göre dağılımının homojen olmadığı biliniyor. Sebebin ne olduğu henüz çok ayrıntılı olarak bilinmese de Ekvatordan uzaklaştıkça mesafeye bağlı olarak hastalığın arttığı biliniyor ve bu artışın güneş ışığı ve D vitamini alımı ile ilgili olduğunu gösteren birçok araştırma var. Multipl skleroz sıklığını sadece ekvatoryal konuma bağlamak elbette doğru değil. Çünkü yapılan çalışmalar hastalığın aynı zamanda ülkeler ve etnik kökenlere bağlı olarak da değiştiğini gösteriyor ki, bu da genetik faktörlerin de hastalığın ortaya çıkmasında ayrı bir rol oynadığını düşündürüyor.
Hastalık genellikle 20 ile 40 yaş arasında ortaya çıkmakta olup nadiren 60 yaşından sonra da görülmektedir.
MS tanısı nasıl konur
MS in erken belirtileri diğer hastalıklara benzediği için deneyimli bir doktor bile hastalığa çok kolay yanlış bir teşhis koyabilir. Bu yüzden hastalığın teşhisi bazen haftalar, aylar hatta yıllar alabilir.
Günümüzde Computed tomography (CT) ve Magnetic resonance tomography (MRT) gibi gelişmiş cihazlar yardımı ile hastalığın tanısı kolayca konmakla birlikte. Kimi zaman kesin teşhis için laboratuvarda beyin-omurilik sıvısının da (Liquors) incelenmesi gerekebilir.
Hastalığın seyri
Hastalığın seyrinin hastadan hastaya büyük ölçüde değişiyor olması, hastalığın seyri konusundaki tahminleri olumsuz etkiliyor. Hastalık mutlaka ağır geçecek diye bir kural da yok, hastalığın birçok kişide iyi huylu olarak seyretmesi ve bazen semptomlar neredeyse tamamen durması ve kısmen iyileşmenin görülmesi sevindirici bir durum.
Bazen hastalarda hastalığın şiddeti birkaç yıl içinde hızla artarak hastanın durumunun kötüleştiği görülse de bu tür vakaların oranı % 5 den daha azdır.
Nedenleri
MS ‘in kesin nedeni henüz bilinmiyor. Bu konuda genel olarak bilinen şey yanlış proglanmış bir bağışıklık sistemidir. Sağlıklı bir bağışıklık sistemi vücuda giren patojenlerin vücuda zarar vermesini engellerken, MS hastalarında yanlış proglanmış bağışıklık sistemi patojenler yerine sağlıklı hücrelere zarar verir. Muhtemelen bu yanlış programlanmaya birçok koşul ve faktör birlikte sebep olmaktadır.
Genetik etki
Yoğun olarak araştırılmasına rağmen genetik faktörlerin hastalığa ne oranda etki ettiği halen tam olarak bilinmiyor. İhtimal o ki, MS ‘e genetik yatkınlığı olanlar diğer faktörlerin etkisiyle hastalığa daha kolay yakalanabiliyor. !!!
Bunun dışına çevresel faktörlerin etkisinin olabileceğinden de şüpheleniliyor. Örneğin çocukluk çağında geçirilen enfeksiyonal hastalıklar, gıdalarda kullanılan yapay tatlandırıcılar ve katkı maddeleri gibi…
Multipl sklerozun sırrını çözmek için dünya çapında yoğun bir şekilde araştırmalar yapılıyor. Bu araştırmaları ekonomik ve sosyal olarak destekleyen birçok kurum ve kuruluş bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi Uluslararası MS topluluğu (Multiple Sclerosis International Federation (MSIF) dir.
2.Bölüm
- Araştırma: Tansiyon ilaçlarının multipl skleroze olumlu etkisi
Genel olarak her ilacın bir etkis, bir de yan etkisi vardır. Bu yan etkiler ilaç piyasaya çıkarken kullanıcıya bildirilir. Bu yan etkilerin tamamı zararlıdır diye bir kural yok, kimi zaman kullanılan ilacın faydalı yan etkileri de vardır. Bazen ilacın veya ilaçta kullanılan etken maddenin yan etkiler yıllar sonra tesadüfen keşfedilebiliyor.
Tansiyon ilaçlarının bazılarının mekanizması vücuttaki tuz ekonomisini düzenleyerek kan basıncını düşürmeye yöneliktir. Ruhr-Universitesi Bochum Nörolojik Kliniğinden Ralf Linker ve arkadaşları vücutta kan basıncı ve tuz ekonomisini düzenleyici ilaçların aynı zamanda otoimmün reaksiyonları da etkilediğini buldu. Ralf Linker yapmış olduğu araştırmada, kan basıncını ayarlayan sistemde (Renin-anjiotensin sistemi) önemli bir yeri olan AT1R reseptörlerinin aynı zamanda omurilik ve bağışıklık hücrelerinde de bolca bulunduğunu keşfetti. Bu bilgilerden yola çıkan ekip, MS hastası farelere tansiyon ilaçlarında kullanılan ACE- İnhibitörlerini vererek farelerin hastalığında düzelme olup olmadığını araştırdılar.
Sonuç
ACE- nhibitörlerinin sinir hücrelerindeki iltihaplanmayı teşvik eden spesifik immün habercileri baskılayarak sinirlerin iltihaplanmasını önlediği ve sinir hücrelerinde geriye dönük iyileşmenin olduğu görüldü. [1]
Not: California’daki Stanford Üniversitesi‘nden Lawrence Steinman’ın 2009 yılında yapmış olduğu araştırma da benzer sonuçlar vermişti. [2]
- Araştırma: Sitotoksik hücrelerinin ürettiği Granzym B enziminin bloke edilmesi
Mevcut MS tedavilerinin çoğu bağışıklık sistemine müdahale edilerek Merkezi sinir sistemindeki (beyin ve omurilik) iltihaplanma sürecini azaltmaya yöneliktir. Oysa bağışıklık sisteminin sürekli bastırılması birçok problemi de beraberinde getirir.
Kanada / Alberta Üniversitesi’nden Fabrizio Giuliani ekibinin 2015 yılında yaptığı ve Journal of Neuroinflammation dergisinde yayınladığı araştırma ilerde tedavide iyi bir alternatif olacak gibi görünüyor.
Nedir bu yöntem: Bu yöntem, yeni keşfedilen ve iltihap önleme özelliği olan Serpina 3n maddesinin, toksik özelliği olan Granzyme B* enzimini bloke ederek bu enzimin sinir hücrelerine zarar vermesini engellemeye dayanıyor. Serpina 3n, şimdilik farelerde ve laboratuvarda hücre kültüründe denendi ve başarılı sonuçlar elde edildi.
Konuyla ilgili açıklama yapan Fabrizio Giuliani, MS hastası insanda da Granzyme B enzimini bloke ederek sinir hücrelerinin zarar görmesini engellemeyi hedeflediklerini ve bu amaçla serpina3n nin insanda uygulanabilir bir versiyonu için çalışmaların başladığını, eğer her şey planlandığı gibi giderse serpina3n’i piyasaya ilaç olarak çıkarılabileceğini belirtiyor. [3]
(Granzym B*, Sitotoksik Hücreler tarafından üretilen ve vücuda giren mikropları yok etmeye yönelik bir enzimdir. Granzyme B sağlıklı bireylerde korucu görevi olmasına rağmen MS hastalarında sinir hücrelerine zarar vermektedir)
- Araştırma: MS karşı otoantijenler ile dalak hücrelerinden oluşan bir karışım
Florida Üniversitesi’nden Chang-Qing Xia ve ekibinin 6 Haziran 2015 tarihinde Journal of İmmunology Research dergisinde yayınladığı araştırmada, miyelin kılıftan elde edilen otoantijenler ile dalak hücrelerinden oluşan bir karışımın MS hastası farelere enjekte edildiğini ve başarılı sonuçlar elde edildiği belirtiliyor. Dergide ayrıca bu yöntemin insanlarda da başarılı olacağının tahmin edilidiği belirtiliyor.
Aslında bu tedavi yaklaşımı yeni değil. Dr. Xia daha önce de dalak hücrelerine sulfo-smmc bileşenlerine bağlamış ve çeşitli klinik araştırmalarda kullanılmak üzere ABD’nin yetkili dairelerinden onay almıştı. Dr. Xia, bu yöntemin avantajının daha öncekilere göre daha az toksik, daha hızlı ve kullanımının daha kolay olduğunu belirtiyor.
Bu yöntem vücutta ne yapıyor: Otoantijen ve dalak hücrelerinin enjeksiyonundan iki ay sonra yapılan incelemede MS hastası farelerde büyük bir düzelme görüldüğü ve sinir hücrelerindeki iltihaplanmaların azaldığı belirlendi.
Bunun sebebi nedir: Otoantijen ve dalak hücrelerinin karışımı bir yandan düzenleyici T hücrelerinin üretimini teşvik ederken, diğer yandan MS in ilerlemesine sebep olan ve patojenik etkisi olan Th17 hücrelerinin çoğalmasını bastırıyor. [4]
- Araştırma: Melatonin, kış aylarında atak sayısını ve şiddetini azaltıyor
Multipl sklerozda rol oynayan çevresel faktörlerden biri de mevsim değişikliklerinden kaynaklanan hormonal dalgalanmalardır. Buenos Airesli Nörologlar sonbahar ve kış aylarında hastalığın daha az nüks ettiğini tespit ettiler.
Sonbahar ve kış aylarında güneş ışığının azalması ve günlerin kısalması ile vücutta melatonin üretimini arttırıyor. (Yaz aylarında ise tam tersi vücuttaki melatonin miktarı düşüyor.)
Buenos Aires de bulunan Raúl Carrea Enstitüsü‘nde görevli Mauricio Farez, mevsimsel melatonin değişiminin MS atakları üzerinde etkisini test etmek üzere 139 MS hastası ile bir araştırma yaptı ve melatonin seviyenin yüksek olduğu sonbahar ve kış aylarında hastalığın % 32 oranında daha düşük nüks ettiğini buldu.
Bir hipotez
Melatonin, bir başka protein in üretilmesini aktif hale getirilerek T-hücrelerinin bloke edilmesine ve sebep oluyor olabilir. Bu da T-hücrelerinin sinir hücrelerine zarar vermesinin önüne geçmiş olabilir.
Bu araştırma, çevrenin MS üzerinde direk etkisini açıklaması açısından önemli ama MS gibi çok komplike bir hastalığın tüm mekanizmalarını açıklamaya yetmiyor.
Lawrence Steinman, Melatonin in etkisinin tam olarak anlaşılması için dünyanın diğer bölgelerinde değişik mevsimlerde benzer araştırmaların yapılmasının gerektiğini belirtiyor.
Uzun vadede melatoninin etkisi halâ belirsiz
Melatonin bazı ülkelerde reçetesiz satılıyor. Makalede ilacın uzun vadede etkisinin ve yan etkisinin ne olacağı henüz bilinmiyor, bu yüzden MS hastalarının kendi başlarına karar vererek ilacı kullanmamaları önemle vurgulanıyor.
Bu araştırma önemli bilim dergisi olan CELL in 10 Kasım 2015 tarihli sayısında yayınlanmıştır. [5]
- Araştırma: Multipl skleroz karşı koruyucu olan yeni bir gen varyantı keşfedildi
Bu araştırma, Neurol Neuroimmunol Neuroinflammation dergisinin şubat 2016 yayınlanmış olup, genetik ve bölgesel farklılıkların MS vakalarının görülme sıklığını etkilediğini gösteriyor.
Multipl skleroz vakalarının Kolombiyada oldukça az görülmesinin nedenini araştıran Bogota El Bosque Universitesinden Jaime Toro yapmış olduğu araştırma sonunda bağışıklık sisteminde önemli rol oynayan HLA-DRB1 geninin HLA-DRB1*15 ve HLA-DRB1*14 varyantlarını incelemeye aldı. Bunun için 100 Multipl skleroz hastası ve 200 sağlıklı kişinin gen analizini yaptı.
İnceleme sonunda genin HLA-DRB1*15 varyantına sahip olanlarda % 31 oranında daha fazla MS görülürken, genin HLA-DRB1*14 varyantını taşıyanlarda bu oranın % 5 olduğu görüldü.
Yapılan araştırmadan çıkan başka bir sonuç da Multipl skleroz vakalarının Kolombiya’nın başkenti Bogota da 100.000 de 4,4 iken, bu oranın örneğin Avrupa ülkeleri ve Yeni Zelanda da yaklaşık 100.000 de 200 olduğunu gösteriyor. [6]
- Araştırma: Genetik nedenlerden kaynaklanan D vitamini eksikliği multipl skleroz riskini artırıyor
Düşük D vitamini düzeyinin multipl skleroz yakalanma ihtimalini arttırdığı uzun süreden beri biliniyordu. Bu konuda McGill Üniversitesi tarafından yapılan ve 25 Auğust 2015 tarihinde PLOS Medicine dergisinde yayınlanan bir araştırma bu konuda bilinenleri bir adım daha ileriye taşıdı.
Bu araştırma, avrupalılar arasında ve tamamen tesadüfen seçilmiş 14.000 MS hastası ile 24.000 sağlıklı insanla yapılmış olup deneklerin D vitaminini düzenleyen DHCR7, CYP2R1, CYP24A1 genleri incelenmiş ve araştırma sonunda D vitamini eksikliğine sebep olan gen varyantlarını taşıyan bireylerin 1,5 kata daha fazla MS hastası oldukları tespit edilmiştir. [7]
- Araştırma: Kahve tiryakilerinde Multipl skleroz riski daha düşük
Daha önce yapılan araştırmalar kafein tüketiminin parkinson ve alzheimer gibi hastalıkların riskini düşürdüğünü gösteriyordu. Buradan yola çıkan Baltimore Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr. Ellen Mowry, kahve tüketiminin aynı zamanda Multipl skleroze karşı da bir koruma etkisi olabileceğini düşündü ve İsveç’ten 1629 MS hastası ve 2807 sağlıklı birey ile ABD’den 1159 MS hastası ve 1.172 sağlıklı bireyin dosyalarını incelemeye aldı. Araştırma, her iki ülkede de günde 4 ile 6 fincan kahve tüketen bireylerde MS riskinin 1,5 kat düştüğünü gösterdi. [12]
Rockefeller Üniversitesi‘nden Linda Thompson nun 2008 yılında farelerle yapmış olduğu başka bir araştırmadan da benzer sonuçlar elde edilmiştir. Bu araştırmada günlük 6 ile 8 fincan kahveye eşdeğer kafein verilen farelerde MS riskinin düştüğü belirlenmişti. [8]
Linda Thompson bu konuda şöyle dedi. “Kafein, sinir hücrelerinin üzerinde yer alan Adonosin Reseptörlerini bloke ederek T-Hücrelerinde bulunan Adonosin moleküllerinin bu reseptörlere bağlanmasını, dolayısıyla onlara zarar vermesini engelliyor. Ancak, kafeinin insan vücudunda da aynı etkiyi gösterip göstermediğini henüz tam olarak bilmiyoruz“
- Araştırma: Multipl skleroz ve stres
Stresin, iltihaplı hastalıkları daha kötüye götürdüğü bilinmektedir. Bu bilgiden yola çıkan California-La Jolla Enstitüsü‘nden Dr Richard Hanna ve ekibi iltihap ve stresle ilişkili olan NR4A1 adındaki bir proteinin MS hastalarının beyinde oluşan iltihaplanmaları engellemede önemli bir faktör olabileceğini düşündü.
Ekip, bu amaçla genetiği değiştirilmiş ve NR4A1 proteinini üretemeyen fareler ile genetiği değiştirilmemiş ama NR4A1 proteinini üreten MS hastası farelerle bir deney yaptı. Sonuçlar gerçekten Dr Richard Hanna nin düşündüğü gibiydi. NR4A1 proteini üretemeyen farelerin beyninde T- Hücrelerinin sayısının daha fazla olduğu ve buna bağlı olarak hastalığın çok daha hızlı ilerlediği görüldü.
NR4A1 proteini beyinde nasıl bir etki yapıyor?
Richard Hanna ve ekibi araştırmayı bir basamak daha ileriye götürerek NR4A1 proteinin beyinde hangi biyokimyasal reaksiyonlara sebep olduğunu araştırdı ve NR4A1 protein nin eksik olması durumunda beyinde fiziksel ve ruhsal stres durumlarında ortaya çıkan Noradrenalin hormonunun daha fazla üretildiğini, beyinde Noradrenalin artması ile daha fazla T-Hücresinin merkezi sinir sistemine akmasına sebep olduğunu, bunun da makrofajları aktive ederek beyinde iltihaplanmayı güçlendirdiğini keşfetti. Richard Hanna, 2 Kasım 2015 tarihinde Nature İmmunology dergisinde yayınladığı bu makalede „Bu mekanizmanın insanlarda da aynı şekilde çalışıp çalışmadığını araştırmak amacı ile küçük bir pilot çalışmaya ihtiyaç var” dedi. [9]
- Araştırma: İki cilt kremi MS tedavisinde başarılı sonuç verdi
Yukarıda kısaca bahsedildiği gibi bazen ilaçların hiç beklenmedik güzel yan etkileri olabiliyor. Okuyacağınız bu araştırma da bu faydalı yan etkilerinden bir başkası.
Önemli bilim dergisi Nature nin 18 Şubat 2015 sayısında yayınlanan bu araştırma oldukça ilginç. Uygulama önce Laboratuvarda Hücre kültürlerinde denenmiş ve şaşırtıcı bir şekilde olumlu sonuç alınmış. Ardından MS hastası hayvanlarda uygulamaya geçilmiş ve onlarda da olumlu sonuç alınmış.
Dergide derhal insanlarda klinik deneyin başlayacağından bahsediliyor.
Nedir bu ilaçlar
- İlaç ayak mantarlarının tedavisinde kullanılan bir krem. Kremin etken maddesi Miconazol.
- İlaç ise Sedef Hastalığı tedavisinde kullanılan Steroid Clobetasol. [10]
- Araştırma: İşlenmiş gıdaların MS ile bağlantısı olabilir
Tüm dünyada ama özellikle de batılı sanayileşmiş ülkelerde multipl skleroz gibi otoimmun hastalıkların sayısının hızla arttığı gözleniyor. Bu artış da akıllara işlenmiş gıdalarda kullanılan çeşitli katkı maddelerinin hastalığa etkisinin olabileceğini getiriyor.
Alman ve İsrailli bilim insanlarının ortaklaşa yapmış olduğu ve 9 Şubat 2015 tarihinde Autoimmunity Reviews dergisinde yayınladıkları bir araştırmada, gıda maddelerinde kullanılan tat ve raf ömrünü uzatmaya yönelik suni katkı maddelerin örneğin glikoz (şeker), sodyum (tuz), emülsiyon yapıcılar, organik asitler, gluten ve mikrobik enzimlerin bağırsaklarda bulunan ve vücuttaki bağışıklık dengesini düzenleyen Tight junctions kanallarının çalışmasını olumsuz etkilediğini buldular. Konuyla ilgili açıklama yapan Prof. Aaron Lerner tight junctions kanallarındaki bu değişikliğin Multiple Sklerose sebep olabileceğini belirtiliyor. [11]
Mehmet Saltuerk
++++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
The Institute for Genetics
of the University of Cologne
++++++++++++++++++++++++++
Kaynaklar
- http://www.pnas.org/content/106/35/14942.abstract
- http://www.pnas.org/content/106/35/14948.long
- http://www.jneuroinflammation.com/content/12/1/157
- http://www.hindawi.com/journals/jir/2015/129682/
- http://www.cell.com/cell/abstract/S0092-8674(15)01038-7
- http://nn.neurology.org/content/3/1/e192
- http://journals.plos.org/plosmedicine/article?id=10.1371/journal.pmed.1001866
- http://www.pnas.org/content/105/27/9325.long?tab=author-info
- http://www.nature.com/ni/journal/v16/n12/full/ni.3321.html
- http://www.nature.com/nature/journal/v522/n7555/full/nature14335.html
- http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S1568997215000245
- http://www.neurology.org/content/84/14_Supplement/S45.004.short
Not: Aşağıdaki linklerden MS ilgili diğer yazılara ulaşabilirsiniz.
- Kırmızı şarap ve siyah üzümün MS e olumsuz etkisi
- MS ile savaşta D vitamini
- MS tedavisi ve TGF-B proteini
- MS ve bağırsaklardaki mikroorganizmaların önemi
Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.