Zona Aşısı Sadece Hastalıktan Değil, Bunamadan da Koruyor Olabilir: Beyin Sağlığınız İçin Umut Verici Bir Gelişme
İleri yaşlarda birçok insan için önerilen zona aşısının, sadece bu ağrılı ve rahatsız edici viral hastalığa karşı değil, aynı zamanda yaşlılıkta sıkça karşılaşılan bunama (demans) riskini de azaltabileceğine dair güçlü kanıtlar ortaya çıktı. Yakın zamanda yapılan kapsamlı bir araştırma, bu önemli bağlantıyı doğruluyor. Araştırmanın sonuçlarına göre, zona aşısı yaptıran yaşlı bireylerin, aşı olmayan yaşıtlarına kıyasla demansa yakalanma olasılığı yaklaşık %20 daha düşük. Bu koruyucu etkinin özellikle kadınlarda daha belirgin olduğu gözlemlenmiş olması da dikkat çekici bir diğer bulgu.
Ancak bilim insanları, bu durumun tam olarak nasıl gerçekleştiğini henüz çözebilmiş değil. Yani, suçiçeği ve zona hastalıklarına neden olan “Varisella-Zoster Virüsü”ne (VZV) karşı geliştirilen bu aşının, beyin sağlığını nasıl olup da olumlu etkilediği ve demans riskini nasıl düşürdüğü konusu henüz bir sır perdesi arkasında. Araştırmacılar, bu mekanizmayı anlamak için daha fazla çalışma yapılması gerektiğini vurguluyorlar.
Zona Hastalığı Nedir ve Vücudumuzda Nasıl Saklanır?
Zona hastalığının ve aşısının demansla nasıl bir ilişkisi olabileceğini anlamak için önce bu hastalığa neden olan virüsü biraz daha yakından tanımak gerekiyor. Zona hastalığına yol açan Varisella-Zoster Virüsü (VZV), aslında çoğumuzun çocukluk döneminde geçirdiği suçiçeği hastalığının da sorumlusudur. Bu virüs, uçuk virüslerini de içeren herpes virüsleri ailesine aittir.
Suçiçeği hastalığını atlattıktan sonra virüs vücudumuzdan tamamen temizlenmez. Bunun yerine, oldukça akıllıca bir stratejiyle, sinir uçlarımızda ve sinir liflerimizde adeta “kış uykusuna” yatar. Yıllarca, hatta on yıllarca hiçbir belirti vermeden, sessizce bu sinir hücrelerinde barınmaya devam eder. Bilim insanları, dünya genelindeki yetişkinlerin yaklaşık %95’inin, farkında bile olmadan bu virüsü vücutlarında uyur halde taşıdığını tahmin ediyor.
Uyuyan Dev Uyanınca: Zona Nasıl Ortaya Çıkar?
Asıl sorun, bu uyuyan virüsün ilerleyen yaşlarda veya bağışıklık sistemimizi zayıflatan başka hastalıklar (örneğin kanser tedavileri, bazı ilaçlar veya kronik hastalıklar) nedeniyle yeniden aktif hale gelmesiyle başlar. Bağışıklık sistemi zayıfladığında, virüs üzerindeki kontrolü kaybeder ve VZV yeniden çoğalmaya başlar. İşte bu durum, “zona” dediğimiz hastalığa yol açar.
Zona hastalığının en tipik belirtisi, genellikle vücudun sadece bir tarafında (sağ veya sol), belirli bir sinir hattını takip eden, içi su dolu kabarcıklarla kendini gösteren, yanma ve batma hissiyle birlikte şiddetli ağrıya neden olan bir döküntüdür. Bu döküntü haftalarca sürebilir ve ağrı bazen döküntü geçtikten sonra bile aylarca, hatta yıllarca devam edebilir (postherpetik nevralji). Nadiren de olsa, zona virüsü yüz felci, işitme kaybı veya beyin zarı iltihabı (menenjit) gibi daha ciddi komplikasyonlara da neden olabilir. İşte bu ağrılı ve potansiyel olarak tehlikeli sonuçları nedeniyle, özellikle 60 yaş üstü bireylere zona aşısı yaptırmaları önerilmektedir.
Galler’deki “Doğal Deney”: Aşının Demans Etkisini Nasıl Kanıtladı?
Zona aşısının demans riskini azaltıp azaltmadığını kesin olarak anlamak, bilimsel araştırmalar için zorlu bir konuydu. Çünkü genellikle aşı yaptıran kişiler, yaptırmayanlara göre sağlıklarına daha fazla dikkat eden, daha bilinçli bireyler olabiliyor ve bu durum sonuçları yanıltabiliyordu. Ancak Galler’de (Wales) uygulanan bir aşı programı, araştırmacılara bu zorluğu aşmak için eşsiz bir fırsat sundu.
Bu “doğal deney” olarak adlandırılan durum şöyle gelişti: 1 Eylül 2013 tarihinde Galler’de bir zona aşısı programı başlatıldı. Ancak o dönemde kullanılan canlı (zayıflatılmış virüs içeren) zona aşısı yeterli miktarda bulunmuyordu ve bir kıtlık söz konusuydu. Bu nedenle yetkililer, aşıyı sadece belirli bir yaş grubuna uygulama kararı aldı: Aşı, yalnızca 1 Eylül 2013 tarihi itibarıyla henüz 80 yaşını doldurmamış kişilere yapılacaktı.
Bu kararın kritik sonucu şuydu: Örneğin, 2 Eylül’de 80 yaşına basacak olan, yani o an 79 yaşında olan bir kişi aşı olmaya hak kazanırken, sadece bir gün önce, yani 31 Ağustos’ta 80 yaşına girmiş olan bir kişi bu haktan mahrum kalıyordu. Araştırmanın baş yazarı Markus Eyting, Pascal Geldsetzer ve ekibi, tam da bu durumu kullanarak zekice bir karşılaştırma yaptı. 1 Eylül tarihinden hemen önceki hafta 80 yaşını dolduran ve bu nedenle aşı olamayan kişilerin sağlık verilerini, 1 Eylül’den hemen sonraki hafta 80 yaşını dolduran ve aşı olma hakkı kazanan (ve büyük olasılıkla olan) kişilerin verileriyle karşılaştırdılar.
Bu iki grup arasında sadece birkaç günlük veya haftalık bir yaş farkı vardı ve teorik olarak her iki grupta da aşı olmak isteyen veya istemeyen benzer oranlarda insan bulunuyordu. Ancak sadece bir grup aşı olabildiği için, bu durum “aşı olma eğilimi” gibi kafa karıştırıcı faktörlerin etkisini en aza indirdi. Geldsetzer’in de belirttiği gibi, “Bu iki grup, o küçücük yaş farkı dışında birbirlerine çok benziyorlardı.” Araştırmacılar, bu iki grubu takip eden yedi yıl boyunca izleyerek, demans görülme oranları açısından aralarında bir fark olup olmadığını incelediler.
Sonuçlar Net: Aşı Demans Riskini Anlamlı Şekilde Düşürüyor!
Ve sonuçlar gerçekten de çok çarpıcıydı! Beklendiği gibi, aşı olan grupta zona hastalığı daha az görüldü. Ancak daha da önemlisi, aşı olan grubun, aşı olmayan ve sadece bir hafta kadar daha yaşlı olan kontrol grubuna kıyasla demansa yakalanma olasılığının belirgin şekilde daha düşük olduğuydu. Araştırmacılar, aşı yaptıranlarda demans riskinin yaklaşık %20 oranında azaldığını hesapladılar. Bu istatistiksel olarak anlamlı fark, yaş, cinsiyet, sosyoekonomik durum ve diğer kronik hastalıklar gibi demans riskini etkileyebilecek diğer faktörler hesaba katıldığında bile varlığını korudu.
Geldsetzer, “Bu gerçekten dikkat çekici bir bulguydu,” diyor. “Verilere hangi açıdan bakarsak bakalım, bu güçlü koruyucu etki oradaydı.” Araştırma ekibi, bulgularını sağlamlaştırmak için Galler’deki sonuçları, benzer yaş kısıtlamalı aşı programları uygulayan diğer ülkelerdeki (İngiltere, Avustralya, Yeni Zelanda ve Kanada gibi) milyonlarca insanın sağlık verileriyle de karşılaştırdı. Bu analizler de benzer bir tabloyu ortaya koydu: Zona aşısının demansa karşı koruyucu bir etkisi olduğu diğer ülkelerde de gözlemlendi.
Kadınlarda Daha Güçlü Koruma: Neden?
Analizler ilginç bir ayrıntıyı daha ortaya çıkardı: Zona aşısının demansa karşı koruyucu etkisi kadınlarda erkeklere göre daha güçlüydü. Bunun kesin nedeni henüz bilinmiyor. Ancak bilim insanları, bu durumun kadın ve erkeklerin bağışıklık sistemleri arasındaki bilinen yapısal ve işlevsel farklarla ilişkili olabileceğini düşünüyor. Genellikle kadınların bağışıklık sistemi, enfeksiyonlara ve aşılara karşı daha fazla antikor (koruyucu protein) üreterek daha güçlü bir yanıt verir. Ancak aynı zamanda kadınlar, bağışıklık sisteminin yanlışlıkla kendi vücut dokularına saldırdığı otoimmün hastalıklara da erkeklere göre daha yatkındır. Bu farklılıkların, aşının demans üzerindeki etkisini nasıl değiştirdiği gelecekteki araştırmalarla daha net anlaşılacaktır.
Demansın Önlenmesinde Yeni Bir Umut mu?
Sonuç olarak, Galler’deki bu “doğal deney”, daha önceki küçük çaplı çalışmalarda görülen ipuçlarını çok daha güçlü bir şekilde doğruluyor: Zona aşısı, yaşlı bireyleri demansa karşı koruyabilir veya en azından bu yıkıcı hastalığın başlangıcını önemli ölçüde geciktirebilir.
Geldsetzer ve meslektaşları, bulgularının önemini şu sözlerle vurguluyor: “Eğer bu bulgular nedensel bir ilişkiyi gösteriyorsa (yani aşı gerçekten demansı önlüyorsa), o zaman Varisella-Zoster aşısı, demansı önlemeye yönelik şu anda mevcut olan tüm ilaç tedavilerinden veya diğer farmasötik önleyici tedbirlerden çok daha etkili ve maliyet açısından çok daha verimli bir yöntem olabilir.”
Bu çalışmaya katılmayan ancak alanında uzman olan diğer nörobilim uzmanları da sonuçlardan oldukça etkilenmiş durumda. Örneğin, Braunschweig’daki Helmholtz Enfeksiyon Araştırmaları Merkezi’nden Prof. Martin Korte, “Burada sunulan analiz, bir virüs enfeksiyonu ile artan demans riski arasındaki bağlantı üzerine şimdiye kadar yayınlanmış en iyi ve en ikna edici çalışmadır,” şeklinde yorum yapıyor. “Bu çalışma, zona aşısının neden sadece çok ağrılı bir hastalıktan korumakla kalmayıp, aynı zamanda demans riskini de önemli ölçüde azalttığına dair çok güçlü kanıtlar sunuyor.”
Mekanizma Hala Bir Sır
Zona aşısının beyin sağlığını nasıl koruduğu sorusu hala gizemini koruyor. Varisella-Zoster virüsünün demans gelişiminde nasıl bir rol oynadığı ve aşının bu süreci nasıl engellediği konusunda birkaç farklı teori öne sürülüyor:
- Otoimmün Tetikleme: Bir olasılık, VZV’nin kendisinin veya yeniden aktifleşmesinin, bağışıklık sisteminin yanlışlıkla sinir hücrelerine veya beyin dokusuna saldırmasına neden olan bir otoimmün reaksiyonu tetiklemesi. Aşı, bu virüs aktivitesini baskılayarak veya bağışıklık yanıtını farklı bir yöne çekerek bu zararlı reaksiyonu engelliyor olabilir.
- Kronik İnflamasyon (İltihaplanma): Diğer bir teori, vücutta uyur halde bulunan VZV’nin, sürekli olarak düşük seviyeli, kronik bir iltihaplanmaya neden olmasıdır. Bu tür uzun süreli iltihaplanmanın, beyindeki hücrelere zarar veren ve Alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıkların gelişimini kolaylaştıran süreçleri tetiklediği düşünülüyor. Aşı, virüsü kontrol altında tutarak bu kronik iltihabı azaltıyor olabilir.
- Genel Bağışıklık Güçlenmesi: Son olarak, aşının spesifik olarak VZV’ye karşı koruma sağlamanın ötesinde, genel olarak bağışıklık sistemini “eğiterek” veya uyararak, beyinde demansa yol açan anormal protein birikimleri (amiloid plakları gibi) veya diğer zararlı süreçlerle daha etkili bir şekilde savaşmasına yardımcı olması da mümkün.
Bu teorilerden hangisinin doğru olduğunu veya belki de birden fazla mekanizmanın birlikte rol oynayıp oynamadığını anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak mevcut kanıtlar bile, zona aşısının sadece zonanın neden olduğu ağrı ve rahatsızlıktan korunmak için değil, aynı zamanda uzun vadeli beyin sağlığını desteklemek ve potansiyel olarak demans gibi ciddi bir tehdide karşı ek bir savunma hattı oluşturmak için de değerli bir araç olabileceğini güçlü bir şekilde göstermektedir. Bu bulgular, yaşlılık döneminde aşılamanın önemini bir kez daha vurgulamaktadır.
Kaynak: https://www.nature.com/articles/s41586-025-08800-x
Mehmet Saltuerk
++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
The Institute for Genetics
of the University of Cologne
++++++++++++++++++++++++