Covid-19

Koronavirüs nedir

İlk olarak 1960’ların ortalarında tanımlanan koronavirüsler Coronaviridae ailesine ait büyük bir gruptur. Bu virüsler hem insanları hem de kuşları ve memelileri enfekte edebilme özelliğine sahiptir.

Koronavirüsler, insanlarda basit soğuk algınlığından tehlikeli hatta ölümcül olan Ortadoğu Solunum Sendromu (MERS) veya Şiddetli Akut Solunum Sendromu (SARS) kadar çeşitli hastalıklara neden olabilmektedir. Dünya, geçmiş yıllarda gripten daha az bulaşıcı olan SARS ve MERS koronavirüslerinin salgınlarına sahne oldu.

Tüm virüsler gibi Koronavirüsler de her zaman genetik olarak mutasyonlar ile değişebilirler ama bu mutasyonların virüsün temel özelliklerini otomatik olarak değiştireceği anlamına gelmez.

SARS-CoV-2‘nin yarasalardan türetildiğine inanılmaktadır ancak ilk olarak bir ara konakta tanımlanmıştır. Bugün ilk hastaların Aralık ayı başında Çin’in Hubei eyaletindeki Wuhan kentindeki bir pazarda enfekte olduğu varsayılmaktadır.

Salgın 2020 yılında başladı

COVID-19 ilk olarak Ocak 2020’de Çin’de bir salgın haline geldi ve sonunda dünyaya yayıldı. 11 Mart 2020’de ise Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel salgın ilan edildi.

COVID-19 hastalığına (ingilizce adı: Corona Virüs Disease 2019) ya da yaygın adıyla Korona hastalığına SARS-CoV-2 adında bir virüs sebep olur. Bu virüs 2002 yılının başlarında ortaya çıkan ve SARS hastalığına sebep olan SARS-CoV virüsün yakın akrabasıdır. Her iki virüsün Protein sekanslari % 85’in üzerinde benzerlik göstermektedir. Her iki virüs yüksek seviyede bulaşma potansiyeline sahip tehlikeli virüslerdir.

Johns Hopkins Üniversitesinin verilerine göre bugün itibarı ile (10 Mayıs 2020) Kutuplardan Amazonların ilkel kabilelerine kadar dünyanın her yerinde 4.051.431 kişi enfekte oldu ve bu sayıya her gün 80 ila 100 bin kişi daha eklenmektedir. ilk vakanın ortaya çıktığı günden beri trend hep yükselişte.

Hastalığın çok hızlı ortaya çıkması ve birkaç ay içerisinde salgına dönüşmesi, işin kötüsü çok yeni olması ve bu konuda çok fazla bilgi sahibi olmamamız bizlere karantina gibi radikal önlemler almaktan başka pek fazla seçenek bırakmadı. Bugün itibarı ile (10 Mayıs 2020) hastalığa karşı ne etkili bir aşı, ne de enfekte olmuş insanların tedavisinde kullanılacak etkili bir ilaç var.

Salgının çok hızlı ilerlemesi bilimsel çalışmalara alışılmışın dışında bir hız kazandırdı. Gün geçmiyorki bilim çevrelerinden korona konusunda yeni bir şeyler öğrenmeyelim. Bu konuda öyle çok yeni bilgi geliyor ki, bazen bu bilgilerin yeni araştırmalardan elde edilen bilgiler ile çeliştiği bile oluyor.

Hastalığın semptomları ve vücuda verdiği zararlar

Bazı hastalarda titreme ve boğaz ağrısı ile sadece hafif soğuk algınlığı semptomları görülürken bazılarında baş ağrısı veya ishal olabiliyor. Bazı vakalarda ateş olmayabiliyor. Uzmanlar hastalarda görülen yüksek ateş ve kuru öksürüğün aldatıcı olduğunu, bunun grip ile çok kolay karıştırılabileceğini bu yüzden hastalığın seyrinin dikkatli bir şekilde takip edilmesi gerektiğini vurguluyorlar. Bu konuda Prof. Akiko İwasaki açıklaması çok dikkat çekici. İwasaki şöyle diyor: “SARS-CoV-2 gripten 30 kat daha ölümcül ve neredeyse 2 kat daha bulaşıcı. En kötüsü de SARS-CoV-2 ‘ye karşı henüz bağışıklığımız yok”

Dünya sağlık örgütüne (WHO) göre, vakaların yaklaşık yüzde 80’i hafif bir seyirde izliyor. Hastalıktan şiddetli etkilenenlerin yüzde 14’ünde nefes darlığı, yaklaşık yüzde 5’inden ise solunum durması, septik şok veya çoklu organ yetmezliği gibi yaşamı tehdit eden semptomlar görülmektedir. Yine WHO verilerine göre, hafif semptomları olan hastalar iki hafta içinde iyileşirken şiddetli semptomları olan hastaların iyileşmesi üç ilâ yedi hafta sürebilmektedir.

Risk grubu : 65 yaş üstü kronik solunum yolu hastaları, yüksek tansiyon, kardiyovasküler ve diyabet hastaları özellikle bağışıklık sistemi ilâçlarla zayıflamış olanlar risk altındalar.

Her geçen gün yeni semptomlar ortaya çıkıyor

Hemen hemen tüm hastalarda yüksek ateş ve kuru öksürük görülmekle beraber yapılan son çalışmalar hastaların yaklaşık yüzde 85’inde tat veya koku kaybı olduğunu da gösteriyor.

Tat kaybının sebebi henüz bilinmese de koku kaybının sebebinin virüsün koku alma mukozası ve koku alma ampulünde bulunan hücrelere saldırıp hasar vermesinden kaynaklandığı artık biliniyor (1).

Hastalık çok yeni, bu yüzden her geçen gün hastalık hakkında yeni bilgilere ulaşıyoruz. 10 Mayıs 2020 itibari ile bunlarda en yenileri; hastaların yüzde 36’sında görülen duyu kaybı, baş ağrısı, baş dönmesi, felç ve kramp gibi nörolojik semptomlardır (2). Virüs ayrıca kanı pıhtılaştırarak tromboz ve akciğer embolisi (pnömoni) riskini yükseltiyor. Hatta hastalığın şiddetli seyretmesi durumunda akciğer embolisine bağlı olarak gelişen kalpte kalıcı hasarlar oluşabiliyor. Hatta virüs bazı hastalarda felç ve inme gibi ağır nörolojik hastalıkları da tetikleyebiliyor (3)(4)(5).

Korona testleri ve güvenilirlikleri

Bu konuda değişik testler bulunmaktadır. Bunların bir kısmı uzun yıllardır Laboratuvarlarda değişik hastalıkların teşhisinde zaten kullanılıyordu. Ancak son birkaç ayda sadece COVID-19’a özel değişik testler de geliştirildi.

PCR Testi

Eğer vücutta virüs varsa onun RNA nın tespit eden güvenilir bir testtir. Bu test burundan veya boğazdan numune alınarak yapılır. Alınan numuneden virüsün RNA’sı reverse Transkriptaz enzimi ile DNA ya çevrilir. Ve ardından iki primer ve Polymerase enzimi ile DNA nın küçük bir bölgesinin PCR cihazında milyonlarca kopyası yapılır. Eğer PCR sonucunda virüsün RNA’sı çıkarsa hasta enfekte olmuş demektir.

PCR testinin yanlış çıktığı durumlar

  1. PCR testi % 90 üzerinde emniyetli bir testir ve sonuç 2-4 saat arasında alınır. Ama bu test zaman zaman hatalı sonuçlar da verebilir. Hatanın kaynağı testin kendisinden değil, bilakis seçilen primer ile ilgili. Eğer primerlerin seçildiği bölgede DNA büyük bir mutasyon geçirmiş ise primer o bölgeyi tanıyamacağı için hasta enfekte olmasına rağmen test sonucu negatif çıkar.
  2. Primer ile ilgili bir başka problem de primerin seçildiği bölgedeki DNA diziliminin bir başka virüsün DNA’sı ile aynı olması. Örneğin SARS-COV-1 virüsünün genetik materyali %90 civarında SARS-CoV-2’ye benzerlik göstermekte. Eğer Primerin seçildi bölge iki virüsün ortak bölgesinde ise hastanın SARS virüsü ile mi yoksa SARS-CoV-2 ‘ye virüsü ile mi enfekte olduğunu bilemeyiz. Bu da hastaya yanlış teşhis konulmasına sebep olur.
  3. Hastada SARS-CoV-2 enfeksiyonu olmasına rağmen PCR testinin negatif çıkmasının başka bir sebebi de boğaz ve burundan alınan numunelerin hatalı olması. Burada en sık yapılan hata, numune alınan pamuklu çubuğun (swap) yeterince derine daldırılmamış olması.

CRISPR / Cas teknolojisi ile yapılan hızlı test

Yeni geliştirilen bu test, PCR testlerine benzer bir prensiple çalışıyor ama PCR testinden hem daha çabuk hem de daha güvenli bir test. Bu test virüsün RNA’sını geleneksel PCR laboratuvar testine benzer şekilde tespit ediyor ve bu işlem sadece 40 dakika sürüyor. Bu testinin başka bir avantajı laboratuvara örnek götürmek zorunda kalmadan her yerde gerçekleştirilebiliyor olması.

CRISPR teknoloji (gen makası) ile çalışan bu yeni test, genetik materyalin spesifik bölümlerini bulma ve bunlara kenetlenme prensibine göre çalışıyor. CRISPR’ye entegre edilmiş kısa bir RNA fragmanı, Cas12 enzimi ve doğru yeri arayıp bulan guide RNA yardımıyla hedef genomda doğru baz dizisini bulur (6).

Antikor testi

Antikor testi uzun yıllardır birçok viral enfeksiyonun tespitinde kullanılmaktadır. Eğer bir kişi bir virüs tarafından enfekte olmuşsa bağışıklık sistemi o virüse karşı antikor üretir. Antikor testi, bu antikorun kanda tespit edilme prensibine dayalıdır.

Antikor testinin yanlış çıktığı durumlar: Piyasada çeşitli antikor testleri vardır. Son zamanlarda COVID-19 için alelacele geliştirilmiş bazı testler de bulunmaktadır. Dünya sağlık örgütü (WHO) bu testlerin güvenirliği konusunda bizleri uyarıyor ve bu konuda şöyle diyor: “Bu testlerin doğrulukları ve güvenilirlikleri daha fazla kontrol edilmelidir, çünkü kalitesiz testler enfekte olmuş kişilerde antikorlar oluştuğunu göstermiyor, bazı testler ise COVID-19 virüsü ile hiçbir zaman enfekte olmayan kişileri hasta olmuş gibi pozitif gösteriyor. Kalitesiz testler bazen uzun zamandır bilinen diğer koronavirüslerden herhangi birine de tepki verebiliyor ve hatta soğuk algınlığı vakalarına bile tepki verebiliyor.” (7) Ayrıca hızlı testler enfeksiyonun erken safhasında yeterince antikor oluşmadığı için negatif sonuç verebiliyorlar. Bu yüzden ayaküstü yapılan ve kısa sürede sonuç veren bu testler güvenli bir teşhis için uygun olmayabilir.

Yeni antikor testi: 4 Mayıs 2020 tarihinde Roche Firması hastanın SARS-CoV-2 virüsüne maruz kalıp kalmadığını % 99.8 doğrulukta belirleyen yeni bir Antikor testi geliştirdiğini bildirdi. Elecsys® anti-SARS-CoV-2 adındaki bu test ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) tarafından onayladı. Roche firması testin Mayıs ayı ortalarından itibaren piyasada olacağını ve tüm dünyada yaygın olarak kullanılan Cobas e serisi cihazlar ile analiz edilebileceğini bildirdi. Elecsys® anti-SARS-CoV-2 antikor testi, evde yapılan ayak üstü testler gibi değil, aksine Cobas e serisi bulunan laboratuvar veya hastanelerde yapılacak (8).

Devam eden Aşı projeleri

Aşı geliştirme 6 basamaktan oluşan ve uzun zaman alan bir süreçtir. Birkaç yıl öncesine kadar tüm aşamaların tamamlanması 15 – 20 yıl sürüyordu. Ancak yeni teknolojiler ve daha önce benzer virüslerin aşı çalışmalarından elde edilen deneyimler süreci oldukça kısalttı.

SARS-CoV-2 virüsü hızla yayılmaya devam ederken şirketler ve araştırma enstitülerinin aşı geliştirme çalışmaları yoğun bir şekilde devam ediyor. Şu günlerde gündemin en önemli konusu yeni koronavirüse karşı bir aşının mümkün olduğunca hızlı bir şekilde geliştirilmesi var. Sadece Ocak 2020’den beri SARS-CoV-2’ye karşı en az 121 aşı projesi başlatıldı. Birçok gönüllü ile testler yapılmaya başlandı ve önümüzdeki aylarda bu çalışmalar genişleyerek devam edecek. Dünya Sağlık Örgütü de 5 Mayıs 2020 itibariyle yürüyen 108 projenin olduğunu ve en az 13 projenin daha başlamak üzere olduğunu bildirdi. Linkte devam eden aşı projeleri bulunmaktadır.

Tedaviye dönük ilâç projeleri

Koronavirüse karşı şu anda devam eden gerek terapötik ilâçlar, gerekse aşı çalışmaları benzeri görülmemiş bir hızda devam ediyor. Yeni kitlesel bir aşının (veya aşıların) 2020 yılı içerisinde geliştirilmesi pek olası görünmüyor. Bu nedenle enfekte olanları tedavi edecek ilâçların geliştirilmesinin daha hızlı olacağı düşünülüyor. Tedaviye yönelik ilâçların odak noktası özellikle başka bir hastalık için geliştirilmiş ve onaylanmış ilâçların değiştirilerek SARS-CoV-2 karşı optime etmek.

Bu konuda Avrupa İlaç Ajansı (EMA), araştırma enstitülerine ve şirketlere Covid 19 konusunda ilâç geliştirme çağrısında bulundu. EMA, hastalığı tedavi etmeye yönelik yapılacak bu araştırmaların çok uluslu, çok kollu, kontrollü ve randomize olması gerektiğini bildirdi.

Not : Çok kollu, kontrollü ve randomize ne demek?: Hastaların tesadüfi farklı gruplara ayırıp, her birine farklı bir tedavi uygulanması. Bu tür büyük araştırmalardan çıkan sonuçlar küçük araştırmalardan çıkan sonuçlara göre çok daha anlamlı olduğu için ilâcın onaylanma sürecini de kısaltıyor.

Yeniden yapılandırılan ilâçlar dört grup altında toplandı

  • Antiviral ilâçlar : HIV, Ebola, hepatit C, grip, SARS veya MERS için geliştirilen antiviral ilâçlar. Virüslerin çoğalmasını engellemek veya akciğer hücrelerine girmelerini önlemek için tasarlanmıştır.
  • İmmünomodülatörler : Romatoid artrit veya inflamatuar bağırsak hastalıklarına karşı geliştirilmiştir. Şiddetli akciğer enfeksiyonlarında vücudun bağışıklık savunmasını yavaşlatmaya yardımcı olacak şekilde tasarlanmıştır.
  • Akciğer hastalıklarına karşı ilâçlar : Idiyopatik pulmoner fibrozis’e karşı geliştirilmiştir. Fibrozis hastalarında akciğerden kana yeterli oksijen verilemediği için bu ilâçlar akciğerden kana yeterli oksijen verilmesine yardımcı olur.
  • Kardiyovasküler ilâçlar : Bu ilâçlar kan pıhtılarına veya kardiyak aritmilere karşı geliştirilmiştir. Covid 19 hastalıklarından kaynaklanan komplikasyonları önlemeyi amaçlamaktadırlar.

Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) peojesi

Avrupa İlaç Ajansı (EMA) çağrısının ardında Dünya Sağlık Örgütü (WHO) SOLIDARITY adında bir proje başlatacağını açıkladı (Siz bu satırları okurken belki proje başlamış olacak). Birkaç bin hastanın katılması beklenen bu projede hastalar rastgele dağıtılarak her gruba çeşitli ilâç kombinasyonları uygulanacak.

SOLIDARITY projesinde hastalara uygulanacak kombinasyonlar

  1. Sadece standard tedavi
  2. Standard tedavi + Remdesivir (virüsün RNA polimerazının inhibitörü)
  3. Standard tedavi + ritonavir / lopinavir (HIV ilâcı)
  4. Standard tedavi + ritonavir / lopinavir (HIV ilâcı) + beta interferon (MS ilâcı)
  5. Standard tedavi + klorokin veya hidroksiklorokin (her ikisi de sıtma ilâcı)

Bu çalışmanın, teknik donanımı, izleme kurulu, çalışmaların ara sonuçlarının düzenli olarak gözden geçirilmesi, Arjantin, Brezilya, Kanada, Endonezya, İran, Norveç, Peru, Katar, İsviçre, İspanya, Güney Afrika, Almanya ve Tayland’in koordineli iş bölümü ile yapılacak. Çalışmaların Almanya ayağı Alman Enfeksiyon Araştırmaları Merkezi (DZIF) ve Alman Akciğer Araştırmaları Merkezi (DZL) tarafından koordine edilecek. Çalışma hakkında ayrıntılı bilgiler, Dünya Sağlık Örgütü Uluslararası Klinik Araştırmalar Kayıt Platformu ISRCTN registry‘de kayıt altına alınıcak.

Fransız araştırma kuruluşu INSERM’in projesi

Fransız araştırma kuruluşu INSERM tarafından koordine edilen AB ve İngiltere’de uygulanacak DISCOVERY adında, SOLIDARITY projesine çok benzeyen bir çalışma daha başladı. Bu çalışmaya Almanya, Belçika, Fransa, Lüksemburg, Hollanda, İspanya, İsveç ve İngiltere’den 3.200 hastanın katılması bekleniyor. Bu çalışmada Klorokin yerine İnterferon beta 1A kullanılacak.

DISCOVERY projesinde hastalara uygulanacak kombinasyonlar

  1. Sadece standard tedavi
  2. Standard tedavi + ritonavir / lopinavir (HIV ilâcı)
  3. Standard tedavi + beta interferon (MS ilâcı)
  4. Standard tedavi + deksametazon (bağışıklık sistemini baskılayıcı kortizon türevi)
  5. Standard tedavi + hidroksiklorokin (sıtma ilâcı)

Oxford Üniversitesi’nin projesi

İngiltere’de Oxford Üniversitesi tarafından RECOVERY adında bir başka büyük çalışma daha başlatıldı.

RECOVERY projesinde hastalara uygulanacak kombinasyonlar

  1. Sadece Standard tedavi
  2. Standard tedavi + ritonavir / lopinavir (HIV ilâcı)
  3. Standard tedavi + beta interferon (MS ilâcı)
  4. Standard tedavi + deksametazon (bağışıklık sistemini baskılayıcı kortizon türevi)
  5. Standard tedavi + hidroksiklorokin (sıtma ilâcı)

Ulusal Sağlık Enstitüsünün (NIH) projesi

Amerika Birleşik Devletleri, Ulusal Sağlık Enstitüsünün (NIH) sorumluluğunda AB ve İngiltere ile dünya çapında tıbbi alanda faaliyet gösteren yaklaşık 75 firmanın katılacağı bir çalışma başladı.

NIH projesinde hastalara uygulanacak kombinasyonlar

  1. Sadece Standard tedavi
  2. Standard tedavi + Remdesivir (virüsün RNA polimerazının inhibitörü)

Şirketlerin yeniden  yapılandırma çalışmalarına başladığı ilâçlar

Sağlık ve ve kimya alanından çalışan yüzlece şirket COVID 19 hastalarının tedavisinde kullanılmak üzere yüzlerce değişik ilâç ve etken maddenin çalışmasına başladı veya çalışmaya başlamayı planlıyor. Aşağıda bu çalışmalara katılan yüzlerce firma ve yüzlerce ilâçtan bazılarına kısa başlıklar halinde değinildi. Muhtemelen siz bu satırları okurken bunların bazılarının çalışması bitmiş veya devam ediyor olacak. Yine muhtemelen listeye yenileri eklenmiş olacak.

Antiviral ilâçlara örnekler

  1. Remdesivir : Remdesivir başlangıçta Gilead Sciences tarafından Ebola enfeksiyonlarına karşı geliştirilmişti ancak yapılan laboratuvar çalışmaları MERS virüsüne karşı da etkili olduğu gösterilmişti. İlâç birkaç hafta boyunca, SARS-CoV-2 virüsüne karşı da çeşitli çalışmalarda test edildi. çalışmanın ilk sonuçları 29 Nisanda ABD’deki Ulusal Alerji ve Enfeksiyon Hastalıkları Enstitüsü (NIAID) açıkladı. Sonuçlar Remdesivir hastalığın süresini birkaç gün kısalttığını gösteriyor. Ancak, bu sonuçlar başka bir çalışma ile doğrulanmadı. İlerleyen günlerde ileri çalışmaların sonuçlarının çıkması bekleniyor (9). Açıklama : Remdesivir, RNA polimeraz adı verilen ve virüsün vücutta çoğalmasını sağlayan enzimin çalışmasını durduruyor.
  2. Leronlimab : Uzun süre önce HIV ve Üçlü Negatif Meme Kanserine karşı geliştirilmiştir. Bazı ağır Covid 19 hastaları tedavisi için programa alındı. Şimdi CytoDyn firması Leronlimab’ın koronavirüse karşı etkili olup olmadığını test ediyor. Çalışmalar Faz II seviyesinde devam ediyor (10).
  3. Lopinavir, Ritonavir ve Novaferon : AbbVie firması, Lopinavir ve Ritonavir etken maddelerini bir başka HIV ilâcı ile kombine ederek bunu Covid-19 hastalarında test etmek üzere hazırlıklara başladı. Ayrıca Beijing Genova Biotech Co firması da Çin’de hepatit B tedavisi için kullanılan Novaferon‘u Lopinavir ve Ritonavir ile kombine ederek Covid 19 hastaları ile çalışmaya başladı. Ayrıca bu kombinasyonun dünya çapında büyük çalışmalarda da test edilmesi planlanıyor.

İmmünomodülatörler (Bağışıklık sistemi düzenleyici) ilâçlara örnek

  1. Sarilumab : Sanofi&Regeneron firması, Almanya, İtalya, İspanya, Fransa, Rusya, Kanada ve ABD’de Covid-19 hastalarına bağışıklık sistemi düzenleyici olarak Sarilumab’u test etmeye başladı. (Sarilumab, romatizma tedavisinde interlökin-6 antagonisti bloke etmesi nedeniyle onaylanmıştır) (11).
  2. Canakinumab : Novartis firması, Fransa, İspanya, Almanya, İtalya, İspanya, İngiltere ve ABD Canakinumab’i klinik çalışmalarda Covid 19 hastalarında immünomodülatör olarak kullanmayı planlıyor. (İlaç, çeşitli periyodik ateş sendromları, Still sendromu, sistemik jüvenil idiyopatik artrit ve gut artriti dahil olmak üzere çeşitli otoimmün hastalıkları tedavi etmek için onay almıştır) (12).
  3. Baricitinib, Ruxolitinib : Eli Lilly firması, hastaneye yatırılmış Covid 19 hastalarına Barisitinib tedavisi başlattı(13). Novartis firması da benzer şekilde aşırı bağışıklık tepkilerini Ruxolitinibini ile azaltmayı umut ediyor. Bu nedenle Covid 19 hastaları ile çalışmalara başladı. (Barisitinib, Romatoid artrit için, Ruxolitinib ise belirli kanser türlerinin tedavisi için onay alan iki ilâçdır) (14).

Akciğer hastalıklarına karşı kullanılan ilâçlar

  1. Pirfenidon : Çinli araştırmacılar patenti Rosch’a ait olan ve aktif bileşen Pirfenidon olan bir ilâcı test etmek üzere programa aldı. (Pirfenidon, idiyopatik pulmoner fibrozis’li hastalar için onaylanmış bir ilaçdır. Bu ilâç, hasar görmüş akciğer dokusunun iltihaplanmasını önlüyor) (15).
  2. NP-120 : Kanadalı şirket Algernon Pharmaceuticals, etken maddesi İfenprodil olan NP-120 ilâcını Covid 19 hastalarının tedavisinde uygun olup olmadığını test etmeyi planlıyor. (İfenprodil, Japonya ve Güney Kore’de nörolojik hastalıklara karşı kullanılan patentsiz bir etken madde. Algernon firması, bir süredir bu aktif bileşeni idiyopatik pulmoner fibrozis karşı bir ilâç olarak geliştirmekle meşgul) (16).
  3. Solnatide : Viyana biyoteknoloji şirketi Apeptico, aktif bileşen Solnatide olan bir ilâcı Covid-19 hastalarında test etmeyi planlıyor. (Solnatide, akut akciğer yetmezliği olan hastaların akciğer dokusunda bulunan zarların sıkılığını düzeltmek için tasarlanmıştır) (17).

Kardiyovasküler ilâçlara örnekler

Şiddetli bir Covid-19 enfeksiyonu sadece akciğerleri etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda kalbi, böbrekleri ve diğer organları da etkileyebiliyor. Ayrıca, bazı Covid-19 hastalarında ölüm sonrası kan pıhtıları tespit edildi. Bir dizi onaylanmış kardiyovasküler ilâçlar Covid-19 komplikasyonlarına karşı test edilmektedir.

  1. Rivaroxaban : BAYER firması kaynaklı rivaroksaban, akut koroner sendrom tedavisi için onaylanmıştır ve pıhtılaşma önleyici özelliği olan bir etken maddedir. Covid 19 hastalarında kalp komplikasyonlarını önleyip önleyemeyeceğini belirlemek amacıyla test edilmeye başlandı (18).
  2. Enoxaparin : Sanofi firması tarafından geliştirilen pıhtılaşma önleyici özelliği olan Enoxaparin Covid-19 hastaların test ediliyor. (Enoxaparin, Venöz tromboembolik karşı (pıhtılaşmaya bağlı damar tıkanıklığı) geliştirilen ve aynı zamanda Akut koroner sendromu tedavisi için de onaylanmıştır) (19).
  3. Dapagliflozin : AstraZeneca firması, Dapagliflozin‘in Covid-19 hastalarında kalp yetmezliği ve diğer organ yetmezliği vakalarında ciddi komplikasyonları önleyip önleyemeyeceğini test ediyor.(Dapagliflozin, Tip 2 diyabet tedavisi için onaylanmış bir ilâç) (19).

Koronavirüse karşı alınacak basit ve etkili önlemler

Cleveland Clinic Enfeksiyon Hastalıkları Bölümünden Dr. Kristin Englund. enfeksiyon riskini kişisel önlemlerle nasıl en aza indirilebileceği konusunda tavsiyelerde bulundu.

Herkesin bildiği bu tavsiyeleri kısaca şöyle.

  1. Düzenli, kapsamlı el yıkama. El yıkama, koronavirüs enfeksiyonundan korunmanın en iyi yolu. Basit olduğu kadar etkili de.
  2. Kalabalık yerlerde hijyen konusunda özellikle titiz olunmalıdır. Özellikle spor salonları ziyaret ettikten sonra ve toplu taşıma araçlarını kullandıktan sonra eller sabun ile kapsamlı bir şekilde yıkanmalıdır.
  3. Selamlarşırken, klasik tokalaşmalardan kaçınmalı.
  4. Vücudu formda tutmak önemli. Virüsün bulaşma korkusu ile birçok insanın spor salonuna gitmekten kaçınabilir. Bu ilk başta mantıklı gibi görünse de uzmanlar bunun iyi bir fikir olmadığı görüşündeler. Zira bu süreçte vücut ve zihin sağlığına dikkat etmek son derece önemli. Buna iyi uyumak, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz de dahil. Düzenli egzersiz sağlık açısından son derece önemli. Bu, hem bağışıklık sistemini formda tutmak hem de vücudu virüsler ile savaşmaya hazır tutmak için önemli. Egzersiz ayrıca stresi azaltarak otonom sinir sistemini düzenlemeye ve dengelemeye yardımcı olur. (Enfeksiyon kapma korkusu ile spor salonuna gitme konusunda edişelenenler, evde ve açık havada spor yapmalıdır.)
  5. Seks sırasında virüs bulaşır mı ?: Virüs yakın temas yoluyla yayıldığı için fiziksel temastan kaçınmak da mantıklı bir sonuç gibi görünmektedir. Eğer karşı tarafta şüpheli bir durum varsa sexten kaçınılmalıdır.

Mehmet Saltuerk

++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
The Institute for Genetics
of the University of Cologne
++++++++++++++++++++++++

Kaynaklar

  1. Loss of smell could be a symptom of COVID-19
  2. Neurologic Manifestations of Hospitalized Patients With Coronavirus Disease 2019 in Wuhan, China.
  3. Acute Pulmonary Embolism in COVID-19 Patients on CT Angiography and Relationship to D-Dimer Levels
  4. Incidence of thrombotic complications in critically ill ICU patients with COVID-19
  5. Cardiac Involvement in a Patient With Coronavirus Disease 2019 (COVID-19)
  6. CRISPR–Cas12-based detection of SARS-CoV-2
  7. “Immunity passports” in the context of COVID-19
  8. Immunoassay to qualitatively detect antibodies (including IgG) against Severe Acute Respiratory Syndrome Coronavirus 2 (SARS-CoV-2)
  9. Compassionate Use of Remdesivir for Patients with Severe Covid-19
  10. CytoDyn Reports Strong Results from eIND COVID-19 Patients Treated with Leronlimab; Majority of Patients Have Demonstrated Remarkable Recoveries
  11. First patient outside u.s. treated in global kevzara® (sarilumab) clinical trial program for patients with severe COVID-19
  12. Novartis announces plan to initiate clinical trial of canakinumab for patients with COVID-19 pneumonia
  13. Lilly partners with NIH to test Olumiant in patients hospitalized with COVID-19
  14. Novartis announces data showing Jakavi® (ruxolitinib) more effective than best available therapy in acute graft-versus-host disease
  15. Coronavirus Outbreak: 35 Drugs In The Race To Treat COVID-19
  16. Algernon to Support Planned Phase 2 Trial of Ifenprodil for Coronavirus
  17. APEPTICO agrees supplying its development compound SOLNATIDE for the immediate treatment of COVID-19 patientsAntithrombotisches Management von COVID-19-Patienten – das sollten Sie beachten
  18. Preventing COVID-19 Complications With Low- and High-dose Anticoagulation (COVID-HEP)
  19. AstraZeneca and Saint Luke’s Mid America Heart Institute initiate Phase III DARE-19 trial with Farxiga in COVID-19 patients

Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir