Son Güncellem: 24.05.2025
Eşcinsellik Nedir?
Eşcinsellik; bir bireyin kendi cinsiyetinden kişilere karşı romantik, duygusal ve cinsel çekim hissetmesidir. Bu yönelim yalnızca insanlara özgü değildir. Gözlemlenen yüzlerce hayvan türü eşcinsel davranışlar sergileyebilmektedir. Dolayısıyla bu yönelim, doğaya aykırı değil; doğanın bir parçasıdır.
Cinsel Yönelim: Psikolojik mi, Genetik mi?
Bugün elimizdeki bilimsel veriler, eşcinselliğin yalnızca bir “tercih” ya da “çevresel etki” ile açıklanamayacağını net biçimde gösteriyor.
– Peki, cinsel yönelimi yani heteroseksüel, biseksüel veya homoseksüel olmayı belirleyen şey nedir?
Genetik, epigenetik (genlerin nasıl ifade edildiği), doğum öncesi hormon etkileri ve nörolojik gelişim; hepsi bir arada bireyin cinsel yöneliminde rol oynayan faktörler arasında.
Aşağıda okuyacağınız bu makale iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümde cinsiyet nedir, kaç çeşit cinsiyet vardır, cinsel yönelim nedir, kaç çeşit cinsel yönelim vardır gibi toplumda pek bilinmeyen, bilinse de pek konuşulmak istenmeyen konulara yer verilecek ve ardından geçmiş yıllarda homoseksüellik konusunda yapılmış genetik çalışmalardan bazı örneklere başlıklar halinde değinilecek. İkinci bölümde ise Chicago Üniversitesi tarafından yapılan ve 7 Aralık 2017 tarihinde Nature dergisinde yayınlanan çok önemli bir araştırmanın dikkat çeken ayrıntıları anlatılacak.
1. Bölüm
Cinsiyet ve Cinsel Yönelim: Sanılandan Daha Çeşitli
Geleneksel ikili cinsiyet anlayışı (kadın ve erkek) genetik çalışmalarla önemli ölçüde sorgulanmaktadır. Turner, Klinefelter ve Swyer sendromları gibi durumlar, biyolojik cinsiyetin kromozomal düzeyde farklılık gösterebileceğini ortaya koymuştur. Cinsel yönelimde de benzer bir çeşitlilik söz konusudur. Alfred Kinsey’in meşhur skalası, heteroseksüel ve homoseksüel yönelimler arasında birçok ara düzeyin bulunduğunu göstermiştir.
Üçüncü gruptaki cinsiyetlere birkaç örnek:
- Swyer Sendromlular: Genetik olarak erkek (XY) ancak fenotipik olarak kadın görünümüne sahip olanlar (XY-Kadını),
- Klinefelter Sendromulular: 47 XXY, 46 XY /47 XXY kromozom setine sahip olanlar
- Turner-Sendromlar: 45,X0 veya 45,X/46,XX kromozom setine sahip olanlar.
Bunlar üçüncü grupta bulunan cinsiyetlerden sadece birkaçını oluşturmaktadır. Gerek kromozom, gerekse gen düzeyinde meydana gelen değişikliklerden oluşan bu tür cinsel gelişme bozuklukları (disorders of sexual development) istatistiksel olarak 4500 doğumda bir görülür.
Son yıllarda yapılan çalışmalarla gri alanda kalan cinsiyet tanımlamalarına yenileri de eklenmekte. Örneğin, her 100 doğumda bir görülen hypospadias yani üretranın penisin ucunda ve altında bulunması göre yapılan ince tanımlamaların da cinsel gelişim bozukluklarına dahil edilmesi ile cinsiyet çeşitliliğindeki sayı daha da artıyor. Özetleyecek olursak; Kadın ve erkek cinsiyeti dışında gerek genetik gerekse anatomik farklardan kaynaklanan birçok ara cinsiyet çeşidi bulunmaktadır. (1)
Not: Bazı batı ülkelerinde parlamento düzeyinde 3. grup cinsiyetler için toplumsal bazı düzenlemeler yapılıyor.
Kaç çeşit cinsel yönelim vardır
Yapılan araştırmalar cinsiyet çeşitliliğinde olduğu gibi cinsel yönelimde de geniş bir yelpazenin olduğunu gösteriyor. (2)(3) İndiana Üniversitesi‘nden biyolog, seksolog, entomoloji ve zooloji profesörü Alfred Charles Kinsey’in 1948 ve 1953 yılları arasında yapmış olduğu araştırma ile Eşcinsellik ve heteroseksüellik arasında 5 farklı cinsel yönelim grubunun daha tanımladı. Alfred Charles Kinsey’in kendi adıyla anılan Kinsey skalasındaki (The Kinsey Scale) cinsel yönelim grupları şöyle:
- Tamamen heteroseksüel
- Baskın heteroseksüel, nadiren homoseksüel
- Baskın heteroseksüel, sıklıkla homoseksüel
- Eşit derecede heteroseksüel ve homoseksüel
- Baskın homoseksüel, sıklıkla heteroseksüel
- Baskın homoseksüel, nadiren heteroseksüel
- Sadece homoseksüel
- Cinsel temas yok
Eşcinsellik geni aranıyor
Yapılan birçok çalışma her ne kadar homoseksüelliğin genetik kaynaklı olabileceğinin ipuçlarını verse de bu konuda etkili kaç genin olduğu ve bu genler üzerinde kaç varyantın olduğu halâ net olarak bilinmiyor.
Esas konuya geçmeden önce hazır yeri gelmişken Eşcinsellik konusunda geçmiş yıllarda yapılan önemli araştırmalardan birkaçını başlıklar halinde verelim. Bunlar bize Eşcinselliğin genetik kökenleri üzerine yapılan birçok çalışma, önemli ipuçları sunuyor:
- Beyin Yapısı Farklılıkları: Gey ve lezbiyenlerin beyin yapılarının heteroseksüel akranlarından farklı olduğu tespit edildi (4).
- İkiz Çalışmaları: İkizlerle yapılan araştırmalar, cinsel yönelimin genlerle bağlantılı olduğunu gösteriyor.(5).
- X Kromozomu ve Diğer Kromozom Bölgeleri: Homoseksüel erkek kardeşlerde X kromozomunun Xq28 bölgesinde farklılıklar gözlemlendi. Genom çapında yapılan diğer araştırmalar ise, 7. kromozomun 7q36, 8. kromozomun 8p12 ve 10. kromozomun 10p26 bölgelerinde de farklılıklar olduğunu ortaya koydu. (6)
.(7)
- FucM Geni: Kore Bilim ve Teknoloji Enstitüsü tarafından dişi fareler üzerinde yapılan bir araştırmada, FucM geni iptal edilen dişi farelerin erkeksi cinsel davranışlar sergilediği belirlendi. (8)
- Anne Kaynaklı Genler: Erkeklerde eşcinsellikle ilgili genlerin anne kaynaklı olduğu düşünülüyor. Homoseksüel erkeklerin anne tarafında baba tarafına göre daha fazla eşcinsel kuzen ve dayı barındırma olasılığı daha yüksek.(9)
- Doğum Sırası Etkisi (Fraternal Birth Order Effect): Her doğan erkek çocuk, kendisinden sonra doğacak erkek kardeşinin eşcinsel olma ihtimalini yaklaşık %33 oranında artırıyor .(10)
Prenatal Androjen Modeli: Hamilelik süresince anneden salgılanan veya alınan androjen hormonu, doğacak kız çocuklarının gelecekte lezbiyen olma ihtimalini artırabiliyor.(11)
2. Bölüm
İki yeni dikkat çekici mutasyon keşfedildi.
Genome-wide association study (GWAS) kapsamında yapılan geniş kapsamlı bir çalışmada, 1077 eşcinsel ve 1231 heteroseksüel erkeğin DNA örnekleri incelendi. Bu araştırmada, genetik varyasyonlar (tek nükleotid polimorfizmleri veya SNP’ler) detaylıca değerlendirildi. Sonuç olarak, erkeklerde cinsel yönelimi etkileyebilecek iki anlamlı gen varyantı (noktasal mutasyon) keşfedildi. Bu varyantların homoseksüel erkeklerde heteroseksüellere göre daha yaygın olduğu saptandı. Cinsel yönelimin karmaşık genetik yapısı göz önüne alındığında, bu iki gen varyasyonunun homoseksüelliğin anlaşılmasına önemli bir ipucu sağlayabileceği belirtiliyor.
Nedir bu mutasyonlar ?
1. Mutasyon (Chr13: 86504577 – 86504577, rs9547443 SNV C -> T): 13. kromozomda SLITRK5 ve SLITRK6 genleri arasında yer alan bu mutasyon, nöronal gelişimde ve nöropsikiyatrik davranışlarda önemli rol oynayan SLITRK gen ailesiyle ilişkili. Araştırmacılar, bu genin özellikle hipotalamus ve talamus arasındaki Diensefalon’da (ara beyinde) aktif olduğunu buldu. Beyin taramalarında, beynin bu bölgesindeki hücre yoğunluklarının eşcinsel ve heteroseksüel erkeklerde farklı olduğu tespit edildi.
2. Mutasyon ( Chr14: 81445087 – 81445155, rs4411444 SNV A -> G): Bu mutasyon, eşcinsel erkeklerin 14. kromozomunda, tiroid hormonu sentezleyen TSHR reseptör geninde bulunuyor. Bu gende meydana gelen değişiklikler, tiroid bezinin aşırı çalışmasına ve Basedow hastalığı (Toksik guatr) gibi tiroid rahatsızlıklarına neden olabiliyor. Daha önceki çalışmalar, bazı tiroid rahatsızlıkları ile eşcinsellik arasında bir bağlantı olabileceğini gösteriyordu. Örneğin, Danimarkalı araştırmacıların bir çalışması, eşcinsel erkeklerin heteroseksüel erkeklere göre daha fazla tiroid rahatsızlığına yakalandığını ve tiroid rahatsızlığı çeken annelerin daha fazla eşcinsel erkek çocuk doğurduğunu ortaya koydu. (12) (13)
Sonuç
Bu bulgular henüz spekülatif olsa da, eşcinselliğin muhtemel genetik bağlantılarına dair önemli ipuçları sunuyor. Çalışmaya katılan denek sayısının az olması nedeniyle daha geniş çaplı araştırmalara ihtiyaç duyuluyor.
Eşcinsellik, evrimin sunduğu milyonlarca çeşitlilikten yalnızca biridir. Ne bir özenme ne de yetiştirilme biçimiyle homoseksüel olunur. Bilimsel bulgular, homoseksüelliğin bir tercih değil, genlerimizin dikte ettiği bir yönelim olduğunu açıkça gösteriyor. Bilim bize “Homoseksüel olarak doğulur; sonradan homoseksüel olmak diye bir şey yoktur” diyor.
Tarih boyunca birçok toplumda homoseksüellere karşı neredeyse faşizme varan ayrımcılık uygulandı ve ne yazık ki bazı az gelişmiş ve tutucu toplumlarda bu insanlık dışı uygulama hâlâ devam ediyor. Ancak bilim, teknoloji ve tıp alanındaki gelişmeler, her konuda olduğu gibi, eşcinselliğin biyolojik temellerini anlamamıza ışık tutuyor. Bu sayede, toplumların eşcinselliğe bakış açısı her geçen gün yavaş yavaş değişiyor. Özellikle Batılı toplumlarda eşcinselliğin bir hastalık veya ahlaki bir sorun olmadığı, aksine biyolojik bir gerçeklik olduğu artık yaygın kabul görüyor.
Bu konuda son olarak şunu belirtmek isterim: Eşcinsellik binlerce yıldır vardır ve canlılık var olduğu sürece de var olacaktır. En muhafazakar veya en çağdaş ailelerde dahi homoseksüel bir çocuk doğabilir. Buna biz değil, genlerimiz karar verir.
Benzer konuda hazırlanmış diğer makaleler
- Kromozomal bozukluklar ve cinsiyet belirsizliği
- Genetik el falı / Parmak uzunluğu ne anlama geliyor ?
- Eşcinsellik doğuştan mı?..
- Erkekte parmak uzunluğu ile hastalıklar ve penis uzunluğu arasındaki ilişki.
Mehmet Saltuerk
++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
The Institute for Genetics
of the University of Cologne
++++++++++++++++++++++++
Kaynaklar
- Sex redefined
- Bisexualitäten – Geschichte und Dimensioneneines modernen wissenschaftlichen Problems
- Interview mit dem Soziologen Rüdiger Lautmann: “Nicht nur Sex”
- Homosexual Women Have Less Grey Matter in Perirhinal Cortex than Heterosexual Women
- Homosexual behavior due to genetics and environmental factors
- Linkage between sexual orientation and chromosome Xq28 in males but not in females
- A genomewide scan of male sexual orientation
- Male-like sexual behavior of female mouse lacking fucose mutarotase
- A linkage between DNA markers on the X chromosome and male sexual orientation
- H-Y Antigen and Homosexuality in Men
- Finger-length ratios and sexual orientation
- A Link Between Maternal Thyroid Hormone and Sexual Orientation?
- Genome-Wide Association Study of Male Sexual Orientation
Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.