Alzheimer, beyindeki sinir hücreleri üzerinde β-Amiloid plaklarının birikmesi ile ortaya çıkan, sebebi henüz bilinmeyen ve yıllar ilerledikçe şiddeti giderek artan, şimdilik kesin tedavisi olmayan bir beyin hastalığıdır. Dünyada 35 milyon Alzheimer hastası olduğu tahmin ediliyor ve bu sayı her geçen gün dramatik bir şekilde artıyor. Yapılan istatistikler 2030 yılında 66 milyon, 2050 yılında ise 115 milyon Alzheimer hastası olacağını gösteriyor.
Türkiye’de yaklaşık 400 bin Alzheimer hastası olduğu söyleniyor olsa da gerçek rakamın çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor.
Alzheimer bir yaşlılık hastalığıdır
İstisnalar olsa da Alzheimerın öncelikle bir yaşlılık hastalığı olduğunu belirtmek gerekiyor. Hastalığın 70-75 yaşlarında görüleme sıklığı % 3-4 civarında iken yaş ilerledikçe bu oran artmaktadır. 90’lı yaşlara gelindiğinde oran % 30-35’e kadar çıkmaktadır.
Alzheimer henüz tedavi edilebilir bir hastalık değil ve tedaviye dönük yapılan çalışmalardan şu ana kadar pek memnun edici sonuçlar alınamadı. Hastalığın tedavisine dönük yapılan araştırmalar yoğun bir şekilde devam ederken bu çalışmalara paralel olarak koruyucu önlemler ile hastalığın ilerlemesini durdurmaya yönelik birçok araştırma da yapılıyor. Aşağıda Alzheimere karşı alınabilecek bazı basit önlemler ile bu konuda yapılmış bazı bilimsel çalışmalar bulunmaktadır.
Alzheimere karşı alınacak önlemler
Bu basit önlemleri başlıklar halinde çok kısaca şöyle özetleyebiliriz: Sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite, beyin jimnastiği, sosyal ilişkileri canlı tutma ve risk faktörlerinden uzak durma.
1- Alzheimer karşı: Kahve
Düzenli kahve tüketenlerde Alzheimerın daha az görülmesi, dikkatleri kahve tüketimi ile Alzheimer arasında nasıl bir ilişki olduğuna yoğunlaştırdı ve yapılan tüm araştırmalardan elde edilen sonuçlar, kahvenin Alzheimer riskini düşürdüğü yönünde. Bu konuda o kadar çok fazla araştırma var ki, burada hepsine yer vermek teknik olarak olanaksız olduğu için sadece üç araştırmaya kısaca değinilecek.
Hollanda’da yapılan bir araştırmada 1900 ile 1920 yılları arasında doğan 676 sağlıklı erkeğin zihinsel performansları 10 yıl boyunca periyodik olarak izlendi ve düzenli kahve tüketen katılımcıların zihinsel performanslarının kahve içmeyenlere göre daha iyi durumda olduğu tespit edildi. (1)
2014 yılında Alman ve Fransız araştırma grubunun yapmış olduğu bir başka araştırmada Alzheimer semptomları bulunan farelere düzenli olarak kafein verildi ve araştırma sonunda kafein tedavisi uygulanan farelerin beyninde Alzheimer’a sebep olan Tau Proteinleri ile Beta-Amiloid-plaklarının birikiminin engellendiği hatta geriye dönük düzelmeler olduğu görüldü.
İsveç ve Finlandiyalı araştırma grubunun 1972, 1977,1982 ve 1987 yılları arasında 1.409 kişi ile yapmış olduğu başka bir araştırma ise günde üç ila beş fincan arası kahve içenlerde Alzheimer riskinin önemli ölçüde düşütüğünü gösteriyor. (2)
Kafein ne yapıyor: Kafein, beyinde çeşitli Adenozin Reseptörlerini bloke ederek Adenosinlerin bu reseptörlere bağlanmasını engelliyor. Adonosinin serbest kalması ise sinir hücrelerinde iltihabi reaksiyonların oluşmasını engelleyecek Tau Proteini ve Beta-Amiloid-plaklarının sinir hücreleri üzerinde birikmesini engelliyor.
Sonuç olarak bu araştırma günde üç fincan kahve tüketiminin hafıza problemi ile vücutta İnflamatuar Stres Reaksiyonlarını önleyerek Alzheimer riskini azalttığını gösteriyor. (3)
2- Alzheimer karşı: Meyve suyu ve Antioksidanlar
Oksidanlar, oksijen moleküllerine yüksek bağlanma yeteneği olan zararlı kimyasal bileşenlerdir. Vücuda alınan besinler, oksijenle birlikte yakılarak enerjiye dönüştürülür. Bu dönüşüm sırasında oksidan adı verilen ve damarlarda yapı bozuklukları ile erken yaşlanmaya ve bazı hastalıkların ortaya çıkmasında önemli rol oynayan zararlı moleküller ortaya çıkar. Antioksidanlar ise bu zararlı atıklarla mücadele eden onları etkisiz hale getirerek vücuttan atılmasını sağlayan yararlı kimyasallardır.
En çok bilinen antioksidanlardan biri de limon, portakal, mandalina gibi narenciye ürünlerinde bulunan C vitaminidir. Yukarıda bahsedildiği gibi antioksidanlar, serbest kalan radikalleri yakalayarak vücuttan dışarı atar, bu da beyin sağlığı için inanılmaz faydalı biyokimyasal bir reaksiyondur.
Yapılan araştırmalarda Alzheimer hastalarının kanında çok az miktarda antioksidan çıkması, antioksidan içeren gıda tüketiminin Alzheimere karşı koruyucu bir önlem olabileceği fikrini oluşturdu. Yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlar da gerçekten bunu teyid eder nitelikteydi.
American Journal of Medicine dergisinin 9 eylül 2006 tarihli sayısında yayınlanan büyük bir epidemiyolojik çalışma, haftada üç porsiyon ve daha fazla meyve veya sebze suyu içenlerde Alzheimer hastalığına yakalanma riskinin % 76 daha düşük olduğunu gösteriyor. (4)
Başlangıçta Alzheimer hastalığına karşı koruyucu etki yapan maddenin meyve ve sebzelerde bulunan ve antioksidan özelliği olan vitamin C, E ve B-karoten olduğu düşünülüyordu ama yapılan klinik çalışmalar bu hipotezi destekler nitelikte sonuçlar vermedi. Bu yüzden araştırmalar meyve sebzelerde bulunan başka bir antioksidana yoğunlaştı ve yapılan araştırmalarda bu antioksidanın Polifenol olduğu tespit edildi.
Ayrıca hayvanlarla yapılan testler Polifenollerin hayvanların ömrünü % 59 oranında uzattığı ve yaşa bağlı bilişsel kaybı engellediğini gösteriyor. Laboratuvarda hücre kültürleri ile yapılan bir başka araştırma, polifenollerin sinir hasarlarını önleyici etkisinin (nöroprotektif etki) vitaminlerden daha fazla olduğunu gösterdi.
Sonuç olarak haftada üç veya dört porsiyon meyve suyu içerek olası bir Alzheimer riskini düşürmenin mümkün olduğu söylenebilir.
3- Alzheimer karşı deniz ürünleri: Balık ve Omega-3 Yağ Asitleri
Balık ve deniz ürünlerinde bulunan omega 3 yağ asitlerinin de Alzheimer riskini düşürmede olumlu etkisinin olduğu yapılan birçok araştırma ile teyid edildi.
Bordeaux Üniversitesinin 68 yaş ve üzeri sağlıklı 1674 kişi ile 7 yıl boyunca yaptığı ve 7. Mayıs 2002 tarihinde British Medical Journal dergisi yayınladığı büyük bir araştırma haftada en az bir kez balık yiyenlerde Alzheimer riskinin üçte bir oranında düştüğünü gösteriyor. (5)
Bu olumlu etki, balıkta bulunan omega-3 yağ asitlerinin damarları koruyarak beyinde iltihaplanma riskini azaltmasıdan kaynaklanıyor.
Ayrıca 1999 yılında aynı yönde yapılan başka bir araştırmadan da aşağı yukarı aynı doğrultuda sonuçlar elde edildi. (6)
Omega-3 bulunan deniz ürünleri nelerdir: Sardalya, somon, ton balığı, mersin balığı, pisi balığı, alabalık, midye ve uskumru omega 3 bakımından zengin deniz ürünleridir.
4- Alzheimer karşı: Akdeniz Diyeti
Sebze ve balık ağırlıklı Akdeniz mutfağının lezzetli olmasının yanı sıra aynı zamanda Alzheimer karşı da koruyucu etkisi de bulunmakta. Akdeniz mutfağının vazgeçilmezi olan zeytinyağı, sebzeler, domates, sarımsak, taze balık, ekmek ve kırmızı şarabın kalp-damar hastalıklarına karşı koruyucu etkisinin olduğu birçok araştırma ile zaten teyid edilmişti. Bu konuda yapılan çok yönlü araştırmalar bu besinlerin Alzheimera da karşı da koruyucu bir etkisinin olduğunu gösteriyor. Bu besinlerin Alzheimere karşı da koruyucu etkisinin hayvansal yağlar ve proteinler bakımından fakir olmasından kaynaklandığı düşünülüyor !!!
Columbia Üniversitesinin yapmış olduğu başka bir araştırmada Akdeniz diyeti ile Alzheimer riski arasındaki ilişki ele alındı ve araştırma sonunda Akdeniz diyeti uygulanan deneklerin, diyeti ne oranda uyguladığına bağlı olarak Alzheimer riskinin düştüğü veya yükseldiği görüldü. Başka bir ifade ile Akdeniz diyetini çok uygulayanlarda daha az, az uygulayanlarda ise daha fazla Alzheimer vakasına rastlandı. 2258 sağlıklı kişiyle ile başlayan bu araştırma 4 yıl devam etti ve 4. yılın sonunda araştırmaya katılanların 262 sinde Alzheimer görüldü. (7)
Araştırmanın sonuçları hastalığın ortaya çıkmasında açık bir şekilde beslenme alışkanlığının rol oynadığını gösteriyor.
Araştırmadan ortaya çıkan sonuçlar:
- Düşük oranda Akdeniz diyetinin % 9-10 oranında,
- Orta derece Akdeniz diyetinin % 15-21 oranında,
- Yüksek derece Akdeniz diyetinin % 40 oranında Alzheimerdan koruyor.
Sebebin ne olduğu tam olarak bilinmese de Akdeniz diyetinin düşük kalorili olmasının Alzheimer riskini düşürmede etkili olduğunu düşündürüyor. Çünkü düşük kalorili gıdaların beyin ve vücudu zinde tuttuğu biliniyor. Ayrıca yapılan başka bir araştırma, az yemek yani vücuda yüksek kalori almaktan kaçınmak SIR2 enzimini aktif hale getirerek DNA’ların ömrünü uzattığını bunun da yaşlanmaya bağlı nörodejenerasyonu geciktirdiğini gösteriyor. Yani düşük kalori yaşlanmayı yavaşlatarak yaşlılığa bağlı beyin hücre ölümlerini geciktiriyor. (8)
Sonuç: Alzheimer’a karşı diyet iyi, Akdeniz diyeti daha da iyi.
5- Alzheimer karşı: Şarap ve Siyah Çikolata
Kırmızı şarap ve siyah çikolata içerisinde bulunan ve antioksidan özelliği olan Resveratrol bilişsel gerilemeyi geciktiriyor.
Georgetown Üniversitesi Tıp fakültesi tarafından orta ve hafif Alzheimer hastası 119 erkek ve kadın ile bir yapılan araştırmada hastaların bir kısmına her gün 1000 mg resveratrol diğer kısmına ise plasebo ilaç yani etken maddesi olmayan yalancı ilaç verildi. Hastaların bir yıl sonra yapılan muayenelerinde plasebo ilaç verilen deneklerin hastalığının normal seyrinde ilerlerlediği görülürken, Resveratrol verilen hastaların durumunda bir değişiklik olmadığı yani hastalığın ilerlemediği tespit edildi. Başka bir ifade Resveratrolün hastalığın ilerlemesini durdurduğu söylenebilir. (9)
365.000 kişi ile 7 yıl boyunca yapılan ve The Journal Neuropsychiatric Disease and Treatment dergisinde yayınlanan başka bir araştırmanın sonuçları ise aşırıya kaçmamak kaydıyla günde 15 gr alkol (0.3ml biraya eşdeğer) tüketmenin zihinsel gerilemeyi % 23 azalttığını gösteriyor.
Dikkatlice söylemek gerekirse, az miktarda alkolün bir şekilde beyin hücrelerine iyi geldiği söylenebilir !!! (10)
Hiç kuşkusuz spor yaşam kalitesini artıran, fiziksel performansı yükselten evrensel kültürün vazgeçilmez bir parçasıdır. Spor, düzenli yapıldığı takdirde fiziksel performansı yükseltmesinin yanı sıra beynin fit kalmasını da sağlayan bir aktivitedir. Yapılan çalışmalar uzun yıllar spor yapan yaşlıların beyninin bilinçli düşünmeden sorumlu bölgesinin (frontal korteks’in) hiç spor yapmamış yaşıtlarına göre çok daha iyi bir durumda olduğunu gösteriyor.
Uzmanlar, özellikle zihinsel bozulma riski altında olan yaşlı kişilerin yaşına uygun spor yaparak bu riski azaltabileceğini belirtiyorlar. Araştırmalar genetik olarak Alzheimer riski taşıyanların bile sporla bu riski düşürebileceğini hatta ortadan kaldırabileceğini gösteriyor.
Alzheimer karşı hangi spor daha iyi: Yüzme, yürüyüş, bisiklet veya bir başka spor dalı hiç farketmiyor hemen hemen her spor dalı Alzheimere karşı iyi geliyor. Kişi kendine uygun bir spor dalını seçip onu yapabilir. Önemli olan, hareket edilmesi ama daha da önemli olan sporun düzenli yapılması ve bir yaşam biçimine dönüştürülmesi.
Ne kadar spor yapılmalı: Haftada toplam en az 3 saat spor yapmak gerekiyor. Örneğin her gün yarım saat orta tempoda yürüyüş, bisiklet sürme ya da yüzme en ideal olanı.
Sporun Alzheimera neden iyi geldiği tam olarak bilinmese de sporla beyne daha fazla kanın gitmesinin etkili olduğu tahmin ediliyor. (11)
Sonuç olarak, “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” atasözünü akıldan çıkarmamak gerek.
7- Alzheimer karşı: Beyin jimnastiği
Beyin, tembelliği ve monotonluğu sevmez. Tıpkı vücudumuzu çalıştırmak için yaptığımız egzersizler gibi sürekli okuyarak problemler çözerek, yeni stratejiler geliştirerek beyin hücrelerinin çalışmasını teşvik etmemiz gerekiyor. Beyin, ne kadar farklı konularla meşgul olursa o kadar çok beyin hücresi aktif hale geçerek beynin fit kalmasını sağlıyor.
Hepsi efektif (verimli) olmamakla birlikte yüzlerce hatta binlerce beyin jimnastiği yöntemi bulunmaktadır. Bulmaca çözmek (pek verimli degil), matematik problemi çözmek, yabancı dil konuşmak, yeni bir yabancı dil öğrenmek, hatta satranç oynamak bile bir beyin jimnastiği dir.
Beyin jimnastiğinin Alzheimer’ın ilerlemesini yavaşlattığını gösteren birçok araştırma bulunmakta.
Bu araştırmalardan birkaç örnek
Kelime oyunları, bulmaca ve pratik faaliyetler: Bangor üniversitesi tarafından 718 demans hastası ile yapılan ve The Cochrane Library dergisinde yayınlanan 15 farklı araştırma, günde 45 dakikalık beyin jimnastiği, örneğin kelime oyunu, bulmaca çözme, tarife göre pasta yapmak, bahçede çalışmak gibi aktivitelerin, hastaların bilişsel yeteneklerini şaşırtıcı bir şekilde arttırdığını gösteriyor. (12)
Yabancı dil öğrenmek: Toronto York Üniversitesinin yapmış olduğu bir başka araştırma ise, iki lisan konuşan veya iki lisan ile büyüyenlerde sadece ana dilini konuşanlara göre daha az Alzheimer görüldüğünü gösteriyor. Araştırma ayrıca iki lisan konuşanlarda görülen Alzheimer vakalarının tek dilli yaşıtlarına göre 5 yıl sonra başladığını gösteriyor.
Sebep: İki dil beynin sürekli aktif olmasını sağlıyor. Beynin konuşma esnasında kelimelerin otomatik olarak ikinci bir dile formüle ediliyor olması beynin sürekli yeni bağlantılar kurarak meşgul olmasına sebep oluyor. Bu da doğal olarak beynin sürekli fit kalmasına sebep oluyor. (13)
Alzheimer ile ilgili hazırlanmış diğer yazılar
- Protein diyeti Alzheimer’ı yavaşlatıyor
- Alzheimer tedavisinde yeni bir umut, “Statin”
- Diyabet 2 de kullanılan “Metforminin alzheimer’a karşı önleyici etkisi.
- Alzheimerde bir sır daha çözüldü.
Mehmet Saltuerk
++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
The Institute for Genetics
of the University of Cologne
++++++++++++++++++++++++
Kaynaklar
- Coffee consumption is inversely associated with cognitive decline in elderly European men: the FINE Study.
- Midlife Coffee and Tea Drinking and the Risk of Late-Life Dementia: A Population-Based CAIDE Study
- Beneficial effects of caffeine in a transgenic model of Alzheimer’s disease-like tau pathology
- Fruit and Vegetable Juices and Alzheimer’s Disease: The Kame Project
- Fish, meat, and risk of dementia: cohort study
- Association of Seafood Consumption, Brain Mercury Level, and APOE ε4 Status With Brain Neuropathology in Older Adults
- Mediterranean Diet and Risk for Alzheimer’s Disease
- A Dietary Regimen of Caloric Restriction or Pharmacological Activation of SIRT1 to Delay the Onset of Neurodegeneration
- A randomized, double-blind, placebo-controlled trial of resveratrol for Alzheimer disease
- Moderate alcohol consumption and cognitive risk.
- The Association Between Midlife Cardiorespiratory Fitness Levels and Later-Life Dementia: A Cohort Study
- Cognitive stimulation to improve cognitive functioning in people with dementia
- Delaying the onset of Alzheimer disease
Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.