Kromozomal Farklılıklar ve Cinsiyet Belirsizliği:

Son Güncelleme:05.06.2025

Kromozomal Farklılıklar ve Cinsiyet Belirsizliği: Güncel Bir Bakış

İnsan vücudunun her hücresi, genetik mirasımızın taşıyıcısı olan kromozomları barındırır. Normalde, her hücrede 23’ü anneden, 23’ü babadan gelen toplam 46 adet kromozom bulunur. Bu kromozomların ilk 22 çifti (otozomlar) vücudun genel gelişiminden sorumludur ve 1’den 22’ye kadar numaralandırılır. Geriye kalan iki kromozom ise bireyin biyolojik cinsiyetini belirleyen cinsiyet kromozomlarıdır: X ve Y.

Sağlıklı bir insanda, genetik cinsiyet bu kromozom setleriyle belirlenir:

  • Kadınlar: İki X kromozomuna sahiptir (genotip: 46, XX).
  • Erkekler: Bir X ve bir Y kromozomuna sahiptir (genotip: 46, XY)

Cinsiyet Gelişim Farklılıkları (DSD) Nedir?

İnsanlarda cinsiyetin oluşumu sadece kromozomlara bağlı basit bir süreç değildir; cinsel organların (gonadlar) gelişimi ve bu organların ürettiği hormonların karmaşık etkileşimiyle şekillenir. Bireyin fiziksel görünümü, kromozom yapısı ve hormonal seviyeleri gibi birçok faktör cinsiyetin belirlenmesinde rol oynar ve bu faktörler her zaman birbiriyle tam uyum içinde olmayabilir. Bu durum, insan biyolojisindeki cinsiyet gelişiminin doğal çeşitliliğini gösterir.

Bu doğal çeşitlilik içinde, bazen kromozom yapısında, hormonal üretimde veya cinsel organların gelişiminde farklılıklar görülebilir. Geçmişte “interseks” olarak adlandırılan bu durumlar, günümüzde Cinsiyet Gelişim Farklılıkları (Differences of Sex Development – DSD) terimiyle ifade edilmektedir. Bu değişiklik, bu biyolojik varyasyonlara karşı daha saygılı ve kapsayıcı bir yaklaşımı yansıtır; “bozukluk” veya “hastalık” yerine farklılık vurgusu yapılır.

DSD’ler, dış (penis, skrotum, vulva, labia) ve iç (testisler, vajina, yumurtalıklar) cinsel organlar arasındaki uyumsuzlukları veya kromozomal, gonadal veya anatomik düzeydeki varyasyonları içeren geniş bir durumu kapsar. Bu farklılıklar doğumda belirgin olabileceği gibi, ergenlik döneminde veya yetişkinlikte de fark edilebilir. Modern yaklaşım, DSD’nin bir “problem” olarak değil, insan biyolojisinin doğal bir parçası olarak kabul edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu anlayış, aynı zamanda, DSD’li bireylere yönelik gereksiz tıbbi müdahalelerin etik boyutlarını da gündeme getirmektedir.

DSD’lerin Güncel Sınıflandırması

Güncel sınıflandırmada DSD’ler genellikle üç ana kategoride incelenir:

  • Kromozomal DSD’ler: Bu kategori, cinsiyet kromozomlarının (X ve Y) sayısında veya yapısında meydana gelen anormalliklerden kaynaklanan durumları içerir. Örneğin, Turner Sendromu (tek bir X kromozomuna sahip olma) ve Klinefelter Sendromu (birden fazla X kromozomuna sahip olma) bu gruba girer.
  • 46, XY DSD’ler: Bu grupta, kromozomal yapısı 46, XY genetik olarak erkek olmasına rağmen, testislerin gelişimi veya erkeklik hormonu olan androjenlerin üretimi veya bu hormonlara vücudun tepki verme şeklinde sorunlar yaşanır. Bu durumlar tipik erkek özelliklerinin tam olarak gelişmemesine yol açabilir. Androjen Duyarsızlığı Sendromu ve Swyer Sendromu (testislerin gelişmemesi) bu kategoriye örnek olarak verilebilir.
  • 46, XX DSD’ler: Bu kategori, kromozomal yapısı 46, XX genetik olarak kadın olmasına rağmen, yumurtalık gelişiminde sorunlar veya aşırı androjen üretimi gibi faktörler nedeniyle tipik kadın özelliklerinin gelişiminde farklılıklar görülen durumları kapsar. Konjenital Adrenal Hiperplazi (KAH), böbreküstü bezlerinin aşırı androjen üretmesi nedeniyle bu gruba giren yaygın bir DSD türüdür.

Bu sınıflandırma, DSD’nin karmaşık doğasını anlamak ve tanı ile tedavi yaklaşımlarını belirlemek için yaygın olarak kullanılan bir çerçevedir. Her bir kategorinin altında birçok farklı spesifik durum ve genetik neden bulunabilir. Şimdi, bazı spesifik DSD durumlarını güncel bilgilerle detaylandıralım:

Spesifik DSD Durumları ve Belirgin Özellikleri

Turner Sendromu (45,X veya 45,X0)

Bu, kadınlarda görülen ve ikinci X kromozomunun tamamen veya kısmen eksik olmasıyla karakterize edilen bir kromozomal anormalliktir. Mozaik formları da mevcuttur (örn. 45, X / 46, XX).

  • Fiziksel Özellikler: Kısa boy (ortalama 1.45 m civarı), kısa ve geniş boyun (bazen “ağlı boyun”), düşük saç çizgisi, kepçe kulaklar, göğüs kafesinde genişlik ve meme uçlarında açıklık, kol ve bacaklarda şişlik (lenfödem) görülebilir.
  • Üreme Sistemi: Yumurtalıkların gelişmemesi (“streak gonad” olarak adlandırılan gelişmemiş şerit şeklinde yapılar) en belirgin özelliklerindendir. Bu durum, ergenlik döneminde cinsel gelişim eksikliğine (meme gelişimi ve adet görememe) ve infertiliteye (kısırlık) yol açar.
  • Diğer Sağlık Sorunları: Kalp ve böbrek anomalileri, tiroid sorunları, işitme kaybı ve öğrenme güçlükleri (özellikle görsel-mekansal becerilerde) görülebilir.
  • Görülme Sıklığı: Yaklaşık olarak 1:2.500 ila 1:5.000 canlı kız doğumunda görülür.

Klinefelter Sendromu (47,XXY)

Erkeklerde görülen en yaygın kromozomal anormalliklerden biridir. Genellikle fazladan bir X kromozomunun bulunmasıyla karakterizedir. Nadiren daha fazla X kromozomu da görülebilir (örn. 48,XXXY).

  • Fiziksel Özellikler: Genellikle ortalamanın üzerinde boy, uzun kollar ve bacaklar, dar omuzlar, geniş kalçalar görülebilir. Ergenlik döneminde testislerde küçülme (mikroorşidi), düşük testosteron seviyeleri ve buna bağlı olarak sperm üretiminde ciddi bozukluklar (azoospermi veya oligospermi) görülür. Bazı bireylerde jinekomasti (meme büyümesi) de gözlenebilir.
  • Gelişimsel Özellikler: Çocukluk çağında genellikle dil ve konuşma gelişiminde gecikmeler, öğrenme güçlükleri, dikkat eksikliği ve koordinasyon sorunları daha belirgindir. Yetişkinlikte ise utangaçlık, kendine güvensizlik ve sosyal iletişimde zorluklar yaşanabilir.
  • Görülme Sıklığı: Genel erkek popülasyonunda yaklaşık 1:500 ila 1:1000 oranında görülmektedir.

Androjen Duyarsızlığı Sendromu (ADS)

Genellikle 46, XY kromozom yapısına sahip bireylerde görülür. Bu sendromda, vücudun androjen hormonlarına (testosteron gibi erkeklik hormonları) karşı kısmi veya tam duyarsızlığı söz konusudur. Yani, testisler normalde androjen üretse de, vücut bu hormonları etkili bir şekilde kullanamaz.

  • Komplet Androjen Duyarsızlığı Sendromu (CAIS): 46, XY kromozomlarına sahip bireylerde tamamen kadın dış genital organları gelişir. Vajina kör sonlanır, rahim ve yumurtalıklar bulunmaz. Testisler karın içinde veya kasık kanalında yerleşiktir. Ergenlikte meme gelişimi görülse de koltuk altı ve genital bölge kılları seyrektir veya hiç yoktur. Genellikle infertilite (kısırlık) söz konusudur.
  • Parsiyel Androjen Duyarsızlığı Sendromu (PAIS): Dış genital organlar belirsiz olabilir, yani kadın ve erkek özelliklerinin bir karışımını gösterebilir. Bu durum, androjen reseptörlerindeki genetik bir mutasyondan kaynaklanır.

Swyer Sendromu (46, XY Tam Gonadal Disgenezi)

Bu durumda, bireylerin kromozomal yapısı 46, XY olmasına rağmen, Y kromozomu üzerindeki SRY geninde (Sex-determining Region Y) veya SRY geniyle etkileşime giren diğer genlerde bir mutasyon veya delesyon (eksiklik) bulunur. SRY geni, testis gelişimini tetikleyen anahtar gen olup, bu genin işlev bozukluğu, testislerin oluşmasını engeller.

  • Belirgin Özellikleri: 46, XY kromozom yapısına sahip olmalarına rağmen, bireyler dış görünüş olarak dişi fenotipindedirler. Rahim, fallop tüpleri ve vajina gibi kadın iç üreme organları normal şekilde gelişir. Ancak yumurtalık yerine “streak gonad” adı verilen gelişmemiş, işlevsiz şerit şeklinde yapılar bulunur. Bu bireylerde östrojen üretimi yetersiz olduğu için ergenlik döneminde ikincil cinsel özellikler (meme gelişimi, adet görme) kendiliğinden başlamaz ve hormon replasman tedavisi gereklidir. İnfertilite (kısırlık) görülür. Genel popülasyonda görülme sıklığı 1:80.000 civarındadır.

Konjenital Adrenal Hiperplazi (KAH)

Adrenal bezlerin belirli hormonları yeterince üretememesi ve bunun sonucunda androjenlerin aşırı üretilmesi durumudur. Bu, 46,XX kromozomlu bireylerde dış genital organlarda erkekleşmeye (virilizasyon) yol açabilir.

Sonuç ve Güncel Yaklaşım

Kromozomal bozukluklar ve cinsiyet gelişim farklılıkları (DSD), bireylerin biyolojik özelliklerinin geniş bir yelpazede yer alabileceğini gösteren karmaşık durumlardır. Bu durumlar, sadece genetik bir tanının ötesinde, bireylerin fiziksel sağlığı, psikososyal refahı ve kimlik gelişimi üzerinde önemli etkileri olabilir.

Günümüzde, DSD’li bireylere yaklaşım, tıbbi tedavi, psikolojik destek ve etik hususları bir araya getiren multidisipliner bir yaklaşımı benimser. Erken teşhis, uygun tıbbi yönetim ve bireyin rızası doğrultusunda alınan kararlar büyük önem taşır. Özellikle çocuklarda, geri döndürülemez cerrahi müdahalelerden kaçınılması ve bireyin reşit olduğunda kendi kararlarını vermesine olanak sağlanması gerektiği vurgulanmaktadır.

Bu konuda farkındalık ve doğru bilgiye erişim, hem etkilenen bireyler hem de toplum için hayati öneme sahiptir. Bilimsel ilerlemeler, DSD’lerin genetik ve moleküler temellerini anlamamıza yardımcı olurken, toplumsal bakış açısının evrilmesi de bu bireylere yönelik daha kapsayıcı ve destekleyici bir ortamın oluşmasına katkıda bulunmaktadır.

Mehmet Saltürk

++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
Institute for Genetics
University of Cologne
++++++++++++++++++++++++

Kaynaklar:

Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

“Kromozomal Farklılıklar ve Cinsiyet Belirsizliği:” için 11 yorum

  1. ben xy kromozma sahip evli bir bayanım ilaçla adet görebiliyorum yumurtam olusmuyor sadece acaba anne olma ihtimalim varmı

  2. Gül hanim ben biyologum o yüzden size cok saglikli bilgi veremiyorum. Bu konuyu bir üniversitenin jinokoloji bölümünden bir uzmanla konusmaniz daha iyi olur diye düsünüyorum.

    Size yanlis bilgi vererek sizi umutlandirmak veya hayal kirikligina ugratmak istemiyorum ama bildigim kadari ile normal yollardan hamile kalmaniz pek mümkün degil. Ancak IVF-Terapie ile yani tüp yöntemi ile cocuk sahibi olmaniz imkan dahilinde, eger rahmiz buna müsaitse ve diger gerekli sartlar elverisli ise… Tabii bu da baska bir kadindan yumurta alinarak kocanizin spermi ile döllenip sizin rahminize yerlestirilmesiyle mümkün. !!!!

    Swyer-Sendrom’lularin cok az bir kisminda SRY geninde kücük mutasyon oluyor ama büyük kisminda ya genin bircok yerinde mutasyon oluyor, ya da genin büyük bir kismi tamamiyla kayboluyor.
    Tabii ki, bu durum hormonal dengeyi de degistirecegi icin hamileligi olumsuz yönde etkilemesi kacinilmaz..

    2011 yilinda Avusturyada bulunan IVF Zentren den Profosör Zech’in tedavi ettigi Swyer-Sendromlu bir bayanin 36 ayin sonunda sezeryan ile ikiz cocuk dünyaya getirdigini okumustum ama ayrintiyi bilmiyorum.
    Haberle ilgili link : http://www.kinderwunsch-blog.com/erfullter-kinderwunsch-trotz-swyer-syndrom/

    Gecmis olsun.
    Hayallerinizin gerceklesmesi dilegiyle
    Sevgiler

  3. slm benım kızım 46xy kromozonulu doktorlar hıcbır zaman cocuk sahıbı olamaz dedıler ve bu nedenle cocuğu yapan kıswmın amelıyatla alınması gerekıyor dendı aksı durumda kotu hastalıga donusme rıskı varmıs lutfen bu konuda bılgı sahıbı bırı varsa bana bır yol gostersın

  4. merhaba . benim kardeşim 16 yaşında ve Ankara’da bir hastaneye gittiğimizde bize yumurtalıklarının küçük olduğunu ve krmozom testi yapmamız gerektiğini söyledi ve bu test sonucu şimdi geldi 46′ xy kromozomu var dendi Swyer Sendromu olduğu söylendi. lütfen bize bu konuda biraz bilgi verir misiniz tedavisi falan vamı ?

  5. Merhaba bizim ailemizde de swyer sendromu var ve bende de. Rahim ve yumurtaligim yok 16 yasindayim. XY kromozomluyum diye tahmin ediliyor. Henuz genetikteki sonucum cikmado am a kuzenlerimde de bu sorun var. Ultrasonda yumusak doku izlendi rahime ait olabilecegi soylendi ama tabikide atopik. Bu konulara uzulmuyorum ama benim gibi olan insanlar icimi rahatlatiyor ben tek degilim farkli degilim dedirtiyor bana. Allahtan umut kesilmez herkese şifa diliyorum.. Lütfen ulaşın

  6. Meryem hanim pozitif düsünmenize sevindim.
    Size yukarda 27. Haziran 2014 at 09:49 Gül hanima yazmis oldugum cevabi okumanizi öneririm. Gecmis olsun.

    1. Siz Pro. Zeck in swyer sendromlu birisini tedavi ettigini soylediniz. Nasil olabilir boyle birsey bayanin yumurtaligi vardi rahmi mi yoktu?

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir