Eş ve arkadaş seçiminde genlerin rolü

Eş ve arkadaş seçiminde genetik benzerliklerin ve farklılıkların bilinçsizce büyük rol oynadığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. İnsanların, farkında olmadan genetik uyuma göre seçimler yaptığı ve bu seçimlerin  nörobiyolojik ve çevresel faktörlerle iç içe geçtiği görülmektedir.

Genetik Uyumu ve Nörobiyolojik Mekanizmalar

Nörobiyolojik araştırmalar, sosyal tercihlerin somut biyolojik temellere dayandığını ortaya koymaktadır. Oksitosin, dopamin ve serotonin gibi nörotransmitterler, eş ve arkadaş seçiminde kritik bir rol oynar. Oksitosin, güven ve bağlanma mekanizmalarını güçlendirerek, genetik olarak “uyumlu” bireylere karşı daha derin sosyal bağlar kurulmasını sağlar.

Beyin görüntüleme teknikleri, bireylerin genetik olarak benzer veya uyumlu oldukları kişilerle daha güçlü sosyal bağlar kurduğunu göstermektedir. Örneğin, belirli MHC gen dizilimleri, bireylerin birbirlerine karşı bilinçdışı bir çekim hissetmesine neden olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak genetik yatkınlıklar tek belirleyici değildir; çevresel faktörler de bu dinamikleri şekillendirmede kritik bir rol oynar.

Nitekim epigenetik araştırmalar, çevresel faktörlerin sosyal bağlar üzerindeki uzun vadeli etkisini inceleyerek genetik eğilimlerin nasıl değiştirilebileceğini anlamamıza yardımcı olmaktadır.

Eş Seçimi: Bilinçaltımızın Genetik Şifresi

Göz alıcı bir gülüş, çekici bir duruş ya da samimi bir kahkaha… Peki ya eş seçimimizin ardında, evrimsel sürecin bize fısıldadığı çok daha derin bir gerçek yatıyorsa? Bilim, aşk dediğimiz bu “büyülü” sürecin aslında genlerimizin sessiz bir stratejisi olduğunu ortaya koyuyor.

İsviçreli biyolog Claus Wedekind’in ünlü “terli tişört deneyi”, bu iddiayı şaşırtıcı bir şekilde kanıtlıyor: Kadınların kokusunu en çekici bulduğu erkeklerin MHC genleri, kendilerinkinden farklı ancak bağışıklık sistemini güçlendirecek şekilde uyum sağlıyordu. Yani bilinçaltımız, gelecek nesillerin hastalıklara dirençli olması için adeta bir “genetik denge” arıyor!

Hayvanlar aleminde de durum farksız: MHC’leri neredeyse aynı olan fareler birbirlerine adeta “soğuk” davranırken, genetik çeşitlilik gösteren çiftlerin yavruları çok daha sağlıklı oluyor. Peki ya insanlar? Araştırmalar, bizim de farkında olmadan bağışıklık sistemimizi tamamlayacak eşleri seçme eğiliminde olduğumuzu gösteriyor. Demek ki aşk, sandığımızdan çok daha “hesaplı” bir oyun!

Arkadaş Seçimi: Genlerimiz Bize “DOĞRU Kişileri” Nasıl Seçtiriyor?

Yanınızda en çok vakit geçirdiğiniz arkadaşlarınızı düşünün… Peki bu seçimlerinizin ardında, genetik kodlarınızın gizli bir “uyum algoritması” yattığını biliyor muydunuz?

Bilim, sosyal çevremizi şekillendirirken farkında olmadan genetik benzerlik radarımızı kullandığımızı ortaya koyuyor. Özellikle:

  • DRD2 geni (alkol bağımlılığıyla ilişkili): Aynı varyasyona sahip bireyler arasında spontan bir yakınlık oluşuyor. Sanki beyin kimyaları “seni anlıyorum” diye fısıldıyor!
  • CYP2A6 geni (kişilik oluşumunda etkili): Farklı varyantlara sahip insanlar birbirini dengeleyici bir uyumla çekiyor. Adeta genetik bir “tamamlayıcılık” söz konusu!

İlginç olan şu: Bu mekanizma, atalarımızdan bize miras kalan bir hayatta kalma stratejisi. Benzer genlere sahip insanlarla kurduğumuz bağlar, tarih öncesinde güvenli sosyal ağlar oluşturmamızı sağlıyordu.

Genetik yazgımız mı, özgür seçimimiz mi? çevrenin şaşırtıcı gücü

Ancak genler kader değil! Epigenetik bilimi, DNA’mızın çevresel faktörlerle nasıl “yeniden yorumlandığını” göstererek bu tabloya dinamik bir boyut ekliyor:

Kültürün Zaferi:

Akraba evliliklerinin yaygın olduğu toplumlarda genetik benzerlik öne çıkarken, Çok kültürlü şehirlerde farklı genetik profiller birbirini cezbediyor.

Medyanın Gizli Eli:

Dizilerde romantize edilen “ideal partner” imgeleri, genetik eğilimlerimizi sosyal beklentilerle çatıştırabiliyor.

Kişisel Tarihiniz:

Çocukken sevdiğiniz bir öğretmenin kişiliği, ileride arkadaş seçimlerinizde genetik önyargılarınızı bile değiştirebiliyor!

Çarpıcı Sonuç:

Genlerimiz bize bir pusula veriyor ama rotamızı çizen; yaşadıklarımız, öğrendiklerimiz ve içinde debelendiğimiz kültürdür.

Geleceğin İlişkileri: Genetiğin sınırlarını aşan keşifler bizi nereye götürecek?

Şu anda bir devrimin eşiğindeyiz! DNA dizileme teknolojilerindeki baş döndürücü gelişmeler, yakın gelecekte belki de:

  • Flört uygulamalarında “genetik uyum skoru” göreceğiz (Elbette etik tartışmalarıyla birlikte!),
  • Doğum haritanızı çıkaran algoritmalar, sosyal çevrenizi optimize etmek için kullanılacak,
  • Epigenetik terapi yöntemleri, travmaların nesiller arası aktarımını kırarak ilişki kalıplarımızı kökten değiştirecek!

En heyecan verici olanı? Yapay zeka, milyonlarca insanın genetik ve sosyal verilerini analiz ederek, şimdiye dek hayal bile edemediğimiz bağlantıları ortaya çıkaracak. Örneğin:

▸ Neden bazı kültürlerde “tezat çiftler” daha mutlu?
▸ Göçmenlerin yeni arkadaş edinme biçimleri gen havuzunu nasıl dönüştürüyor?

Ancak dikkat! Bu teknolojiler “insan kimyasını” laboratuvar deneyine çevirme riski taşıyor. Belki de aşkın güzelliği, tam da bu öngörülemezlikte yatıyordur?

Sonuç: Genler Bize Yolu Gösterir Ama Yürüyen Biziz

Bir düşünün: Tarih öncesinde bir mağarada, MHC genleri uyumlu iki insanın birbirine yaklaşmasıyla başlayan bu hikaye, bugün Tinder algoritmalarına evrildi!

Özetle:

  • Genetik pusula bize ilham verir, ancak aşkın şiirini yazmak yine de bizim seçimlerimize kalır.
  • Çevresel etkenler, genetik kaderimizi adeta bir “ikinci şans” gibi yeniden yazma gücüne sahip.
  • Teknoloji, bu dansı daha da karmaşık hale getirirken, insanlığımızı korumak en büyük meydan okuma olacak.

Belki de gerçek mucize: Binlerce yıldır, genlerimizin sessiz fısıltılarına rağmen, hâlâ beklenmedik insanlara kapımızı açabilmemizdir. İşte bu “kusurlu” öngörülemezlik, bizi insan yapan şey olabilir!

Mehmet saltürk

++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
Institute for Genetics
University of Cologne
++++++++++++++++++++++++

Kaynaklar

  1. MHC-Dependent Mate Preferences in Humans
  2. Correlated genotypes in friendship networks

Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

“Eş ve arkadaş seçiminde genlerin rolü” için 2 yorum

  1. Geri bildirim: Genetik [Blog] | Biyo RSS
  2. Sizin de sağlık ve mutluluk açısından vurguladığınız gibi, bu araştırma özgür eş seçiminin engellendiği, berdel, beşik kertmesi ve başlık parası uygulamaları gibi dayatma evliliklerin yaygın olduğu ve yakın akraba evliliklerinin de sık görüldüğü feodal toplumlardaki sağlıksız nesillerin teröre ve uyuşturucuya olan eğilimlerini de -mevcut eğitim eksikliğinin yanı sıra- ikinci bir predispozan faktör olarak açıklayabilir mi acaba?

    Ek olarak bu MHC gen benzerliği karşı cins kardeşlerin birbirlerine aşık olmasını da engelleyerek birçok potansiyel ensest olayının da önüne geçiyor olabilir.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir