Yaşama dair hiçbir şey yoktur ki, genlerimizin kontrolünde olmasın. Örneğin; sevinçler, üzüntüler, öfkeler, hastalıklar, boy, göz rengi, deri rengi, ilgiler, ilgisizlikler, dindarlık, ateistlik, yetenekler, arkadaş seçimi, eş seçimi gibi daha binlerce yaşama dair özellik genlerimizin kodladığı hormonlar tarafından şekillenir. Aşk da, genlerimizin kontrolünde gelişen biyokimyasal bir olaydır.
Aşk insanı neden bu derece derinden etkiler ve aşık olan kişi neden gerçeklerden uzaklaşarak, hayal dünyasında gezer. Bütün bu soruların cevabı beynin biyokimyasında yatmaktadır. Yani aşk, kişinin beyninde adeta hormonal bir fırtına başlatır.
Aşk, beyinde ne gibi değişikliklere sebep oluyor
Bu sorunun cevabı, yeni aşık olmuş kişilere aşık olduğu kişinin fotoğrafları gösterilerek ve bu esnada beyin tomografisi çekilerek arandı. Tomografi çekimleri sonunda beynin ödüllendirme mekanizmasının bulunduğu, korkuların algılandığı ve kişinin kendi dışındaki insanları değerlendirildiği Hippocampus, Nucleus caudatus, Putamen ve Nucleus accumbens bölgelerinin aktif hale geldiği tespit edildi.
Kokain bağımlılarında da aynı reaksiyon görülüyor
Aşık olan kişinin beynindeki bu değişiklikler hiç kuşkusuz hormonal bir değişimin sonucu ortaya çıkıyor ve bu değişikliklerde başrolü mutluluk hormonu olarak adlandırılan Dopamin* oynuyor.
Dopamin, kişiye coşku ve sevinç veren bir hormondur. Bu hormon kişiyi coşku ve sevince bağımlı hale getirerek beyinde adeta hormonal bir fırtınanın kopmasına sebeb olur.
İlginç bir durum: Bir aşığın terk edildiğinde gösterdiği reaksiyon ile bir kokain bağımlısının kokain bulamadığı zaman gösterdiği reaksiyon benzerlik göstermektedir. Her ikisinde de depresyon hali görülüyor. Depresyonun sebebi ise beynin dopaminsiz kalmasıdır. Gerek terkedilen aşığın beyni, gerekse kokainsiz kalan bağımlının beyninin ödüllendirme mekanizması halâ aktiftir ve dopamin ile ödüllendirilmeye devam etmek ister.
Aşık bağımlısı olduğu dopamini tekrar bulabilmek için kaybedilen sevgiliyi tekrar kazanmak ister. Aşkın bu melankolik hali aslında beynin ödüllendirme mekanizmasının dopaminsiz kalmasının sonucunda ortaya çıkar. (1)
Vasopressin ve Oxytocin
Aşık olan kişinin beyninde dopaminin yanı sıra Vasopressin ve Oxytocin hormonları da önemli rol oynamaktadır. Bu konuda hayvanlar ile yapılan çalışmalar, AVP geni tarafından sentezlenen Vasopressin hormonunun erkek farelerin dişi farelere bağlanmasında etkili rol oynadığını gösteriyor.
Açıklama: AVP geni insanda 12. kromozom üzerinde 1257 bp uzunluğunda bir gendir ve bu genin bilinen 334 değişik formu bulunmaktadır. Kişinin eşine ne kadar bağlı olacağı bu formların nükleotid dizilimi ile doğrudan ilintilidir. Kimi zaman genin dizilimindeki tek bir harflik değişiklik sentezlenecek olan Hormonun/ Proteinin yapısını ve etkisini büyük ölçüde değiştirilmektedir. Bu fonksiyonel etki aşkın şiddetini belirlemede büyük bir öneme sahiptir. Hiç evlenmeyen, daha doğrusu evlenmeyi tercih etmeyen erkeklerde AVP geninin belirli bir formunun bulunduğu ve bu forma sahip erkeklerin evlenseler bile mutlu olmadıkları biliniyor. (2)
Oxytocin hormonu
Oxytocin hormonu korkuyu ve stresi azaltarak diğer insanlarla ilişki kurmayı kolaylaştırır. Bu hormon bebek emziren kadınlarda oldukça fazla salgılanarak çocukla anne arasında yakınlaşmayı sağlar. Orgazm sırasında, karşı cinsle tensel ve göz temasında Oxytocin hormonu oldukça fazla salgılanır. Bu hormona aynı zamanda Eşe bağlılık hormonu denmektedir.
Sonuç
Dopamin, vasopressin ve oxytocin aşkın kimyasını belirleyen en önemli hormonlardır. Bu hormonların vücuttaki yapısı ve miktarı aşkın şiddetini belirlemektedir.
Dopamin*: İnsanda 9. kromozomda bulunan DBH geni tarafından sentezlenen bir nörotranmitteldir.
Mehmet Saltürk
++++++++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
Institute for Genetics
University of Cologne
++++++++++++++++++++++++++++++
Kaynaklar
- Reward, Addiction, and Emotion Regulation Systems Associated With Rejection in Love
- Genetic variation in the vasopressin receptor 1a gene (AVPR1A) associates with pair-bonding behavior in humans
Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.