Duygusal gözyaşı nedir? Göz yaşı ile milyonları hipnotize etmek mümkün mü?

Ağlama, sıklıkla ağrı, üzüntü, korku, öfke ya da sevinç içindeyken gerçekleşen insani bir reaksiyondur. Ağlama sadece belirli bir duygunun ifadesi değil, bazen bir amaca ulaşmak için manipülatif amaçla başvurulan etkili bir yöntemdir de.

İnsanlar neden ağlar? Bu sorunun cevabı bilimde tartışmalı bir konu. İlk olarak bu soruyu soranlardan bir de Charles Darwin di. Charles Darwin bu konu hakkında birbirinin karşıtı olan ama aynı zamanda birbirini dışlamayan iki teoriden bahsetmişti. Bunlardan ilki, ağlamanın bir sosyal etkileşim ve iletişim biçimi olduğu yani ağlamanın bir sosyal davranış biçimi olduğu, ikincisi ise vücudun fiziksel ve psikolojik strese karşı verdiği koruyucu fizyolojik bir reaksiyon olduğu… Hiç kuşkusuz her iki tezin de kabul edilir makul argümanları bulunmaktadır.

***

Gözyaşı toplumda öyle etkili araç ki, iki damla gözyaşı ile milyonları etkilemeniz mümkün. Zira Niklas Holzberg’in “Ars Amatoria Ovid” adlı kitabında dediği gibi “Gözyaşı sizi kazanan taraf yapar. Ellerinizle ıslanmış gözlerinizi ve yanaklarınızı silerken çeliği bile yumuşatabilirsiniz. [29]

Gözyaşı, gerek çocuklarda gerekse yetişkinlerde kimi zaman gizlenerek, kimi zaman da açık açık gösterilerek etkili bir yaptırım aracı olarak kullanılmaktadır. Birçoğumuz çocukların bu yönteme sıklıkla başvurduğuna şahit olmuşuzdur. Çocuklar kadar olmasa da yetişkinler de manipülatif amaçlı gözyaşı dökmeye pek hevesli görünüyorlar. Özellikle Ortadoğu ülkelerinde politikacı ve din adamları tarafından yaygın olarak manipülatif amaçlı dökülen gözyaşları, milyonları hipnotize eden, orduları ele geçiren hatta koca koca ülkelerin yönetimlerini değiştiren tehlikeli bir silah haline dönüşebiliyor. Hiç kuşkusuz liderlerinin iki damla gözyaşı ile hipnotize olan ve çoğu zaman histeri nöbetine girip kendini kaybeden bu kitlelerin de bilimsel olarak ele alınıp incelenmesi gerekiyor.

Gözyaşı gibi güçlü bir sosyal etkileşim aracı maalesef bilimde yeterince ele alınıp incelenmemiştir. Aşağıda Ludwig-Maximilians Üniversitesi tarafından yapılan ve 2 Temmuz 2009 yılında Ophthalmologe dergisinde yayınlanan az sayıdaki araştırmalardan biri bulunmaktadır. Ayrıca konuyu zenginleştirmek amacıyla ağlamakla ilgili günlük literatür ve bazı kitaplardan alıntılar yapılarak makaleye ilave edilmiştir.

Araştırmada gözyaşı nedir, kaç çeşit gözyaşı vardır, içeriğinde hangi bileşenler vardır, ağlama nedir, kaç çeşit ağlama vardır, ağlamanın toplumdaki yeri nedir gibi ilginç konular yer almaktadır.

Gözyaşının kimyasal bileşenleri

 Yapı ve kimyasal bileşen olarak 3 değişik tipte gözyaşı vardır.

  1. Temel gözyaşı
  2. Refleks gözyaşı
  3. Duygusal gözyaşı

İlk ikisi hem hayvanlarda hem insanlarda üretilirken, duygusal gözyaşı yüksek beyin yapısı nedeni ile de sadece insanlarda üretilir.

Temel gözyaşı

Temel gözyaşı üretimi dakikada 0.19-1.2 µl arasında [28, 42] olup, hacmi 2,74 – 10 µl dir. [42, 72] Temel gözyaşı üretimi yaş ilerledikçe azalır. [42] Normal bir gözde Temel gözyaşı pH değeri yaklaşık 7.4, kuru20 gözlerde ise bu değer 7.8 çıkmaktadır.

Elektroforezi tekniği ile yapılan analizlerde temel gözyaşında 80 farklı protein ve polipeptitin bulunduğu ve bunların % 50’sinin enzim olduğu tespit edildi. En fazla bulunan üç protein sırasıyla, Lizozim (% 24-47), Lactoferrin (% 23–29) ve Lipocalin dir (% 15–33). [20, 23]

Temel Gözyaşının görevleri

  1. Optik: Korneanın yüzeyinindeki düzensizliği dengelemek.
  2. Tropik: Korneaya oksijen ve besin sağmak,
  3. Antibakteriyel: S-IgA, Izo-Aglütinin, Lizozim, Laktoferrin, Proteaz inhibitörleri gibi Antibakteriyelleri içerdiği için gözü mikroplara karşı korumak.
  4. Temizleyici: Atık maddeleri ve iltihap oluşturabilecek zararlı maddeleri temizlemek.

Refleks gözyaşı

Göz, fiziksel veya kimyasal bir uyaran ile karşı karşıya kaldığında buna tepki olarak Refleks gözyaşı üreterek gözün tahriş olmaması için bu uyaranları gözden uzaklaştırır. Refleks gözyaşına en bilindik örnek soğan doğrarken gözden dökülen yaşlardır. Refleks gözyaşı üretimi herhangi bir tehlike anında dakikada 100 µl kadar üretilir [28]. Böyle bir uyarılma durumunda gözyaşında potasyum (K+) konsantrasyonu azalırken sodyum (Na+) konsantrasyonu artar. [28]

Ayrıca refleks gözyaşındaki protein konsantrasyonu 6.0 mg / ml iken, temel gözyaşında protein miktar 9.1 mg /ml. [21]

Refleks Gözyaşının görevleri

  1. Soğuktan korur
  2. Mekanik hasarların vermiş olduğu zararı onarır
  3. Keskin kokulardan korur
  4. Zararlı kimyasal maddelerden korur

 Duygusal gözyaşı

Duygusal gözyaşı, yüz kaslarının değişimi ile birlikte gözyaşı bezlerinden sıvı salgılanması ile ortaya çıkan karmaşık bir salgı-motor (secretomotor) tepkimedir.

Duygusal gözyaşları içgüdüsel sesler ve bazı durumlarda hıçkırıkla birlikte ortaya çıkar [55]. Duygusal 66gözyaşı üretimi dakikada 400 µl civarında olup Refleks Gözyaşında olduğu gibi yüzey anestezi etme görevi yoktur [53].

Duygusal gözyaşı ile ilgili şu ana kadar çok az araştırma yapıldı. Yapılan bu araştırmalardan biri de William Frey ait. William Frey yapmış olduğu araştırmada duygusal gözyaşında refleks gözyaşına göre cinsiyetten bağımsız % 24 daha fazla protein olduğunu [19], ayrıca buna ek olarak, kadınlarda yüksek seviyelerde Prolaktin, Manganez, Potasyum ve Serotonin olduğunu tespit etti. [7, 19, 41, 66] Bu verilerden yola çıkan William Frey, duygusal gözyaşının vücuttan toksik maddelerin atılmasına katkı sağladığı fikrine vardı. [18] Üzüntülü bir anda hıçkırıklar eşliğinde duygusal gözyaşları dökülebileceği gibi, mutlu bir anda kahkahalar eşliğinde de duygusal gözyaşları dökülebiliyor. [54]

İlginç bir ayrıntı: Üzüntülü bir anda göze bir kaç damla su damlatarak simüle gözyaşlarının dökülmesi tetiklenebiliyor [49]. (Mori H, we feel sorry because we cry.)

***

Duygusal ağlamayı etkileyen faktörler

Tom Lutz „Tränen vergießen. Über die Kunst zu weinen“ adlı kitabında şöyle diyor: „Gözyaşının bir dili ve bu dilin bir dil bilgisi kuralı vardır. Bu kurallar, kültür, kişinin toplumdaki yeri (mesleki ve ekonomik durumu), cinsiyet, hormonlar, beyin biyokimyası, yetiştirilme, bireysel eşik gibi birçok yan öğeye göre şekillenir. Gözyaşının ne zaman ve ne şekilde döküleceğini bu şekillenmiş kurallar belirler.“ [40]

Hormonlar ve ağlama (Prolaktin, Progesteron ve Östrojen)

Duygusal ağlama da sinirlilik, duygusallık gibi premenstrüel sendromun bir parçasıdır. [30] Prolaktin bir kadınlık hormonu olup gerek menstruation sırasında, gerek hamilelikte, gerekse emzirme sırasında kanda ve gözyaşı sıvısında artışa geçer. Prolaktin hormonunun gözyaşı sıvısında bulunduğu hayvanlarla yapılan benzer deneylerde de birçok kez teyid edildi ama yapılan araştırmalar kadınlarda ağlama ile gözyaşında Prolaktin hormonu artışı arasında bir ilişki bulunmadığını, buna karşın sürekli ağlayan erkeklerin gözyaşında, kadınlık hormonu Prolaktinin ağlamayan erkeklere göre çok daha fazla bulunduğunu gösteriyor. [69]

Bu sonuçlar erkeklerde sürekli ağlama halinin hormonal bir dengesizlikten kaynaklandığını düşündürüyor. [68]

Not: Kadınlarda hamilelik ve menstruasyon sırasında duygusal ağlama atağının progesteron ve östrojen seviyesi ile ilgili olduğu düşünülüyor. [69]

Etnik farklılıklar ve ağlama

Her toplumun, her etnik grubun kendine has kültürel değerleri, dini inançları, gelenekleri ve interaktif kuralları vardır. Etnik grupların kendine has bu özellikleri fiziksel veya ruhsal acı karşısında veya herhangi bir sosyal olay karşısında farklı tepki vermesine sebep olabiliyor. Aynı olay karşısında bir grup abartılı tepki verirken, başka bir grup tepkisiz kalabiliyor.

Örneğin Akdeniz ülkelerinde yaşayan insanların acıya karşı verdiği abartılı ağlama tepkisi diğer etnik gruptaki insanlara göre çok daha fazla. İngilizler, İsveçliler ve Almanlar daha az ağlıyorlar. [34]

Uluslararası yapılan bir araştırmada yetişkin-ağlayanların en çok bulunduğu ülkeler arasında Türkiye ilk sırada yer alıyor. Türkiye’yi sırasıyla Şili ve Kuzey Amerikalı kız öğrenciler, İtalyanlar ve Kuzey Amerika ve Avusturyalı erkek öğrenciler takip ediyor. En az ağlayan ülkeler ise erkeklerde Peru, Bulgaristan, İspanya, kadınlarda Nijerya. [69]

Duygusal ağlamanın sebepleri de etnik gruplara göre farklılık gösteriyor. Örneğin Japonlar ilişkilerden kaynaklanan üzüntülere ağlarken, batılılar ölüm ve ayrılığa daha fazla ağlıyor. Türklerde en çok ağlayan gruplarları dinsel orijinli gruplar oluşturuyor. Bu gruplar daha çok sanal hikayeler ile bu sanal hikayelerdeki kahramanların yaşantılarına gözyaşı döküyor. Türkiye’de en az ağlayan grubu ise Liberaller oluşturuyor. [34]

Bali’de Hindu geleneğinden dolayı cenaze törenlerinde çok seyrek ağlanırken, Yeni Zelanda’daki Maoriler bol bol gözyaşı dökerler. [34]

Sosyal farklılıklar, mesleki ve ekonomik durum ve ağlama

Duygusal ağlama sıklığındaki farklılık sadece etnisiteye özel bir durum değil. Yapılan araştırmalar duygusal ağlama sıklığının aynı zamanda sosyal sınıf, ekonomik koşullar, meslek ve eğitim durumuyla da yakından ilgili olduğunu gösteriyor.

Eğitim durumu, mesleki kariyer, ekonomik durum yükseldikçe duygusal ağlama da o nispette azalıyor. Örneğin, meslek grupları içerisinde din adamları, terapistler, hemşireler, düz işçiler daha sık ağlarken, doktorlar, mühendisler, borsacılar, kamyon şoförleri, askerler daha az ağlıyor. [34]

Ağlamada bireysel eşik

Duygusal ağlamanın eşiği de kişiden kişiye değişebiliyor. Ruh hali, yorgunluk, menstrüasyon, hayal kırıklığı, hamilelik, hormonal dalgalanma, üzüntü, öfke, fiziksel koşullar duygusal ağlamanın başlamasını yakından etkiliyor. Güçlü ego ve dışa karşı mesafeli duran bireyler empatik kişilere göre daha az ağlıyorlar. [69]

Cinsiyet farklılığı ve ağlama

Yapılan araştırmalar, yıl içerisinde kadınlar ve erkeklerin 13 yaşına kadar aşağı yukarı eşit sayıda ağladığını, 13 yaşından sonra bu sayının kadınlarda % 30 ile 64, erkeklerde % 6 ile 17 arasında değiştiğini gösteriyor. [69]

Erkeklerin ağlama süresi 2 ile 4 dakika arası değişirken bu süre kadınlarda 6 dakika. Araştırmalardan ortaya çıkan enteresan bir sonuç da erkeklerin % 15’i, kadınların % 65’i hıçkırarak ağlıyor. [18, 27] Başka enteresan bir sonuç ise kadınların % 6’sı, erkeklerin % 45’i hiç ağlamayan grupta yer alıyor. Kadınların en fazla ağladıkları durumlar genellikle çatışma, kişisel olarak yetersiz kaldıkları ve kaybettikleri durumlar ile zaman zaman duygusal ve sosyal olaylar karşısında yetersiz kaldıkları durumlar. [69] Araştırmalardan çıkan sonuçlardan bir başkası da ağlamanın kadınlarda saldırganlığı bastırdığı yönünde. [34] Erkekler daha çok empati ve ayrılıklarda ağlıyor. [69]

Batı Avrupa ve ABD’de sosyal statülü ve yüksek ücretli işlerde çalışan kadınlar daha az ağlıyor. Yapılan araştırmalar son zamanlarda “Duyarlı Erkek” modası oluştuğunu, bu yüzden birçok erkeğin sırf kompliman veya dalkavukluk olsun diye ağladığını gösteriyor. Hatta istatistikler dalkavukluk olsun diye ağlayan erkek sayısının ağlamayan erkek sayısından bile fazla olduğunu gösteriyor. [34, 37, 69]

Günümüzde birçok ortadoğu kökenli politikacı, sanatçı ve kanaat önderi diye adlandırılan manupulatif gruplardaki erkeklerin kameralar önünde salya sümük ağlayarak show yaptıkları bir moda akımı başladı. [34]

 Manipülatif ağlama

Timsahlar avlarını yerken ağızlarını çok fazla açtıkları için gözyaşı bezleri üzerinde bir baskı oluşur, bu baskı neticesinde timsahın gözlerinden yaş gelir. [36] Bu olay “Timsah gözyaşları” deyiminin doğmasına sebep olmuştur. Yani bu kişinin ağlarken aslında vicdan azabında samimi olmadığını belirtmek için söylenmiş bir sözdür.

Sempati kazanmak, karşı tarafa suçluluk duygusu yüklemek, birisini uzaklaştırmak veya yanına çekmek için gözyaşından daha etkili bir araç yoktur. Bazı politikacılar ve deneyimli sinema ve tiyatro sanatçıları planlı gözyaşı dökebilmek için gözyaşı bezlerini disipline ederek kitleleri manipüle edebilmektedirler. Duygu içermeyen ve amacı karşıdaki kişiyi sadece aldatmak olan bu ağlama Manipülatif ağlamadır (Manipulative tears). Bunun halk arasındaki karşılığı ise Timsah Gözyaşlarıdır. [34]

Yapılan araştırmalar bu yönteme kadınların erkeklerden daha sık başvurduklarını gösteriyor. Ancak, aldatma ya da manipülatif ağlama bazen bilinçaltından da kaynaklanabiliyor, yani kişi bunu bilinçsizce de yapabiliyor. [34]

Patolojik / Sahte ağlama “Timsah gözyaşları”

Patolojik gözyaşı, “Timsah gözyaşları” gibi sahte olsa da ne manipülatif, ne de duygusal ağlamadan kaynaklanan bir gözyaşıdır.

Tıpta Crocodile tears phenomenon, Gustolakrimales phenomenon ya da Bogorad Syndrome gibi çeşitli isimler ile anılan bu ağlama biçimi gözyaşı bezlerinde meydana gelen genetik bir mutasyondan kaynaklanmaktadır. [5]

Bu ağlama tarzı genellikle tuzlu ve ekşi gıdalar yerken rahatsız edici bir şekilde gözden yaş gelmesi ile kendini gösterir.

Sebep: Tükürük bezlerine giden hatalı sinir hücrelerinin yemek esnasında gözyaşı bezlerine baskı yapması ile ortaya çıkar. [2, 3, 43]

Bazı patolojik ağlama hastaları başka bir nörolojik sebepten dolayı kimi zaman 24 saat süren ağlama nöbetine girebilirler. Bu durum Merkezi Sinir Sistemindeki (MSS) hasarlı sinir kümelerinin Serebral Korteks ile Beyinciğe dokunmasından kaynaklanır. [54]

Patolojik ağlamanın nadiren görülen ağır formlarından biri de Gelastik Epilepsi ile birlikte meydana gelen yani hem ağlama hem gülme krizinin aynı anda olmasıdır. [8, 17, 54]

Patolojik ağlamalar ağır beyin hasarı belirtisi olabilir bu nedenle hastaların kapsamlı beyin incelemesi yapılması gerekir.

Depresyon ve ağlama

Kottler JA, „Die Sprache der Tränen“ adlı kitabında depresyon ve ağlama için şöyle diyor “Ağlamak, depresif insanlar için nefes almak gibidir.” [34]

Ağlama, belirli sınırlar içinde vücutta yapıcı ve onarıcı özelliği olan sağlıklı bir metabolik fonksiyondur. Ancak sürekli ve kontrol dışı ağlama nöbetine girmek bir depresyon belirtisidir ki, bu ağlama sağlıksız bir ağlamadır, tedavi edilmesi gerekir.

Alacrima (hiç ağlayamama veya Triple-A-Sendromu)

Alacrima, AAAS Genindeki bir mutasyondan dolayı gözyaşı bezlerinin gözyaşı üretememesidir.

AAAS Geninin görevi: AAAS geni Adracalin adında bir protein kodlar. Bu proteinin görevi hücrenin çekirdek zarında kanalların oluşmasını yani gözyaşı kanallarının oluşmasını sağlamaktır. AAAS Geninde meydana gelen mutasyon gözyaşı oluşumunu engeller.

Alacrima, toplumda 1:1.000.000 görülen genetik bir rahatsızlıktır. Bu kişiler duygusal olarak ağlasalar da gözlerinden yaş gelmez. Alacrima’ya sebep olan nöronal arıza gebeliğin 4-6 haftalarında meydana gelir. [44] Alacrima genellikle Duane sendromu (şaşılık), Möbius Sendromu (yüz felci) ile birlikte görülen bir rahatsızlıktır. [32, 44, 46, 70]


Benzer konuda hazırlanmış diğer yazılar


Mehmet Saltuerk

++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
The Institute for Genetics
of the University of Cologne
++++++++++++++++++++++++

Kaynaklar

  • 2– Axelsson A, Laage-Hellman JE (1962) The gusto-lachrymal reflex. The syndrome of crocodile tears. Acta Otolaryngol 54:239–254PubMedCrossRef
  • 3– Alf Axelsson & Jan-Erik Laage-Hellman(1962) The Gusto-Lachrymal Reflex: The Syndrome of Crocodile Tears CrossRef
  • 5– Bogorad FA (1979) The symptom of crocodile tears. F. A. Bogorad. Introduction and translation by Austin Seckersen. J Hist Med Allied Sci 34:74–79PubMedCrossRef
  • 6– Brodsky MC, Fray KJ (1998) Brainstem hypoplasia in the Wildervanck (cervico-oculo-acoustic) syndrome. Arch Ophthalmol 116:383–385PubMed
  • 7– Brunish R (1957) The protein components of human tears. AMA Arch Ophthalmol 57:554–556PubMed
  • 8– Cantu RC, Drew JH (1966) Pathological laughing and crying associated with a tumor ventral to the pons. Case report. J Neurosurg 24:1024–1026PubMedCrossRef
  • 17– Feinstein A, Feinstein K, Gray T, O’Connor P (1997) Prevalence and neurobehavioral correlates of pathological laughing and crying in multiple sclerosis. Arch Neurol 54:1116–1121PubMed
  • 18– Frey WH (1985) Crying. The mystery of tears. Winston Press, Minneapolis
  • 19– Frey WH, Sota-Johnson D, Hoffman C, McCall JT (1981) Effect of stimulus on the chemical composition of human tears. Am J Ophthalmol 92:559–567PubMed
  • 20– Fullard RJ (1988) Identification of proteins in small tear volumes with and without size exclusion HPLC fractionation. Curr Eye Res 7:163–179PubMedCrossRef
  • 21– Fullard RJ, Snyder C (1990) Protein levels in nonstimulated and stimulated tears of normal human subjects. Invest Ophthalmol Vis Sci 31:1119–1126PubMed
  • 23– Gachon AM, Richard J, Dastugue B (1982) Human tears: normal protein pattern and individual protein determinations in adults. Curr Eye Res 2:301–308PubMedCrossRef
  • 27– Hastrup JL, Baker JG, Kraemer DL, Bornstein RF (1986) Crying and depression among older adults. Gerontologist 26:91–96PubMed
  • 28– Heiligenhaus A (2007) Anatomie und Physiologie der Tränendrüse. In: Messmer EM (Hrsg) Diagnose und Therapie des Trockenen Auges. UNI-MED, Bremen, S 13–18
  • 29– Holzberg N (2000) Ovid „Liebeskunst. Ars Amatoria“. Artemis & Winkler, Düsseldorf
  • 30– Horsten M, Becht M, Vingerhoets A (1997) Crying and menstrual cycle. Psychosom Med 59:102–103
  • 32– Kasar PA, Khadilkar VV, Tibrewala VN (2007) Allgrove syndrome. Indian J Pediatr 74:959–961PubMedCrossRef
  • 34– Kottler JA (1997) Die Sprache der Tränen. Diana, München
  • 36– ropiunigg U (2003) Indianer weinen nicht. Kösel, München
  • 37– Labott SM, Ahleman S, Wolever ME, Martin RB (1990) The physiological and psychological effects of the expression and inhibition of emotion. Behav Med 16:182–189PubMed
  • 40– Lutz T (2000) Tränen vergiessen. Über die Kunst zu weinen. Europa, Hamburg
  • 41– Martin XD, Brennan MC (1994) Serotonin in human tears. Eur J Ophthalmol 4:159–165PubMed
  • 42– Mathers WD, Lane JA, Zimmerman MB (1996) Tear film changes associated with normal aging. Cornea 15:229–234PubMedCrossRef
  • 43– McCoy FJ, Goodman RC (1979) The crocodile tear syndrome. Plast Reconstr Surg 63:58–62PubMed
  • 44– Miller MT, Stromland K, Ventura L (2008) Congenital aberrant tearing: a re-look. Trans Am Ophthalmol Soc 106:100–115PubMed
  • 46– Minn D, Christmann D, De Saint-Martin A et al (2002) Further clinical and sensorial delineation of Schinzel-Giedion syndrome: report of two cases. Am J Med Genet A 109:211–217CrossRef
  • 49– Mori H, Mori K (2007) A test of the passive facial feedback hypothesis: we feel sorry because we cry. Percept Mot Skills 105:1242–1244PubMedCrossRef
  • 53– Mutch JR (1944) The lacrimation reflex. Br J Ophthalmol 28:317–336PubMedCrossRef
  • 54– Parvizi J, Anderson SW, Martin CO et al (2001) Pathological laughter and crying: a link to the cerebellum. Brain 124:1708–1719PubMedCrossRef
  • 66– van Haeringen NJ, Glasius E (1976) The origin of some enzymes in tear fluid, determined by comparative investigation with two collection methods. Exp Eye Res 22:267–272CrossRef
  • 68– Vingerhoets AJ, Assies J, Poppelaars K (1992) Prolactin and weeping. Int J Psychoanal 39:81–82PubMed
  • 69– Vingerhoets AJ, Cornelius RR, van Heck GL, Becht ML (2000) Adult crying: A model and review of the literature. Rev Gen Psychol 4:354–377CrossRef
  • 70– Vucicevic-Boras V, Juras D, Gruden-Pokupec JS, Vidovic A (2003) Oral manifestations of triple A syndrome. Eur J Med Res 8:318–320PubMed
  • 72– Walter S, Behrens-Baumann W (2007) Zusammensetzung des Tränenfilms. In: Messmer EM (Hrsg) Diagnose und Therapie des Trockenen Auges. UNI-MED, Bremen, S 32–37

Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir